Devrim Çığlıkları

.

Devrim Çığlıkları

“Evlenenler, boşananlar, işinden ayrılanlar,

iş kuranlar, anne olanlar, baba olanlar,

arkadaşlarıyla bozuşanlar, yeni dostlar kazananlar…

Çok hızlı BİR DEĞİŞ-im süreci yaşıyor OKU-yucularımız.

BU süreci, KİTABI-n ilk OKU-yanı OL-arak

en başta ben YAŞA-dığım için çok iyi BİL-iyorum.

Evet, Tanrı’nın doğum günü’nden sonra hiçbir eskisi gibi OL-amıyor…

İyi de neden?

Bunun çok teknik, son derece somut bir nedeni var.

Yaşadığımız gerçekliği kurgulayan aygıt,

beynimizden başka birşey değil.

Bilgisayar dilinden gidecek olursak…

Yazılım ve donanım…

Beynimiz bizim donanımız.

Bilgisayar kasamız yani.

İnançlarımız, yargılarımız,

fikirlerimiz, kuşkularımız,

bunların toplamı ise bizim yazılımımız.

Zihinsel işletim sistemimiz.

Bütün yaşamımız, NEDEN ve SONUÇ-ların bir ürünü…

Beynimize yüklü olan yazılım NEDEN.

Kendimize yaşattığımız olgu ve olaylar da SONUÇ

Beynimizin işletim sistemi değişince,

NEDEN-ler de değişiyor.

NEDEN-ler değişince SONUÇ-lar değişiyor.

Bu kitap

hayatımı DEĞİŞ-tirdi’nin tılsımı işte bu.

Kainata gönderdiğimiz titreşimler değişiyor.

Durduğumuz yamaçtan, dağlara doğru daha farklı bağırıyoruz artık.

Aradan bir süre geçtikten sonra bize dönen yankımız da farklı oluyor haliyle.

“Ben kendimi gerçekleştirmek istiyorum”

diye BAĞIR-ıyorsan ARTIK sonsuzluğa doğru…

KENDİN OL-ma yolunda,

yaranın üzerini bağlayan kabuğun olmuş,

seni tutan herkes bu TİTREŞİMLERİ DUY-maya başlıyor.

İlgili kulaklar, başlıyor çınlamaya.

En başta, en yakın arkadaşın duyuyor bu çığlığı.

Onun dağlara doğru bağırdığı;

“Herkes ve herşey bana bağlı olmalı.

Herkese ve herşeye hükmeden BEN olmalıyım”sa,

sen de ÖZGÜRLÜK DİYE BAĞIR-ıyorsan,

bu iki titreşim birbirleriyle çakışıp, itişiyorlar.

BİR dönem yediğin içtiğin hiçbirşeyin ayrı gitmeyen o arkadaşınla,

bi türlü program yapıp görüşemez OL-uyorsun.

Ariim diyorsun, telefonu düşmüyor.

O seni arıyor, senin telefonun çekmiyor…

O SENden SEN O-ndan…

Uzaklaştıkça uzaklaşıyorsunuz.

TANRI konusundaki çığlıklarımız,

bana SOR-arsanız KAİNATA sunduğumuz

en güçlü titreşim-çığlıklarımız.

Daha önce isyanla yüklü çığlıklar yayıyorken,

LEVH-İ MAHFUZ ve

Tanrı’nın doğum günü’yle yaşadığın BULUŞ-ma,

repertuar DEĞİŞ-tirtiyor sana.

Alabildiğine GÜLÜMSE-yerek BAĞIR-ıyorsun ARTIK dağlara.

SEV-iyorum…

HERŞEYİ SEV-iyorum…

YAŞAMAYI SEV-iyorum…

RENKLERİ SEV-iyorum…

YARADANI-SEV-iyorum…

En önemlisi;

KENDİ(M)Nİ SEV-iyorum…

AURA sadece GÖR-sel değil.

AURA, aynı zamanda İŞİT-sel çalışır.

RUHU-nun yeni rengini GÖR-mekle kalmaz,

karşı taraf DUY-ar da aynı zamanda.

Nûra’n bas bas bağırıyor.

Senin nurâ’ndan SEVİYORUM titreşimi yola çıkmış artık.

Radar dalgaları gibi, birilerine çarpıp geri dönecek.

Bilmiyorsun bu dalgalar karşı tarafın

kıyılarına vurduğunda nasıl sesler çıkartacak…

BEN DEEEE diye bir ses geliyorsa karşı taraftan…

Tanıştırim sizi, işte bu kişi senin ruhsal ailenden olan kişi…

HAYIIIIIIR diyorsa o karşıdaki,

bil ki o artık giderek uzaklaşacağın kişi…

SEVMEYECEKSİİİİNNNdiye tepki görüyorsan

karşındaki asık-yüzlüden, onu da bil, tanı artık,

o da önümüzdeki günlerde bol bol çatışacağın kişi…

Yeni titreşimler, yepyeni bir hayat demek BİZİM için.

Ve bu DEĞİŞİM-i, yeni işletim sistemimize borçluyuz.

Bilenler bilir, eskilerde, Windows’tan önce bilgisayarlarda DOS diye bir işletim sistemi vardı. Simsiyah bir fon üzerinde çalışırdı bu program. Karmaşık kodlardan oluşurdu. Bilgisayar programcısı değilsen, sıkılırdın bilgisayardan. DOS günlerinde benim bilgisayarıma tuhaf gözlerle bakardı kardeşim. Bugünse 3 tane kişisel bilgisayarı var, sorsan birini bile vermez, o kadar bağlı yani : ) O günlerin bilgisayarları, teknik insanların aygıtıydı. Tıpkı bugünün İSLAM’ı gibi… İlginç bir benzerlik, 70′li yılların bilgisayar ekranları yemyeşildi. Cami yeşili…

Şimdi, milyonlarca rengi BİZE gösterebilen cıvıl cıvıl monitörlerimiz var. Yepyeni işletim sistemlerimiz var. Windows var, Macosx var… Bu yeni platformlar, “kullanıcı DOST-u” OL-arak hazırlandılar ve İSTE-diğimiz herşeyi bize sunuyorlar. Film, müzik, resim, HERŞEY… Rengarenk ve SINIRSIZ bir dünya.

DOS’ta kalsaydı insanlık, bu INTER-national NET-work asla OL-uşmayacaktı. BİR OL-amayacaktık, BULUŞ-amayacaktık birbirimizle, çünkü bilgisayarlar çok sevimsiz OL-acaklardı BİZ-im için. Teknik BİR edevat OL-arak kalacaktı.

BİR-gün, birileri çıktı ve o SEV-imsiz bilgisayarları, REKLEN-dirdi, SADELEŞ-tirdi, Windows’u yazalım, bu dünyanın KAPILARI-nı herkese AÇ-alım. Bilgisayarlar, BİLGİ-sayarcılara mahkum OL-masın dedi. Mesafe KAVRA-mını ortadan kaldıran İnternet DEVRİM-i böyle OL-du, böyle bitti. Bill adlı gençten, gözlüklü bir yazılımcı, bilgisayarlara daha insanî bir yazılım yaklaşımı getirdiği için.

Bundan önce İslam, sevimsiz bir DOS sistemiydi.

Hadi dürüst olalım, durumumuz DOS’un çok daha gerisindeydi.

Açın pencereleri bütün dünya duysun’dan sonra;

İSLAM artık Windows Vista OL-du (Macosx demek daha doğru *).

Şükürler olsun…

 

Halen benimle imtihan olan dostlarımız için bir bilgi.

Şahsen buRAK olarak ben sadece,

fabrikasyon ayarlarda seçili gelen arayüzüm.

Bir tür Windows çimeni : )

KENDİ İŞLETİM SİSTEMİNİ-zi KUR-duğunuzda,

ilk işiniz kendi arayüzünüzü,

KENDİ(N) resminiz yapmak OL-acak.

Herkesin, kendi penceresini,

KENDİ RENKLERİNE BOYA-masını istiyoruz.

Adı üstünde KİŞİSEL bilgisayar : )

Sevgiyle

BuRAK özDEMİR

http://www.burakozdemir.org/tanrinin-dogum-gunu/tanrinin-dogum-gunlugu/devrim-cigliklari/

.

www.izmirliahmetkaya.com

.

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

.

Comments are closed.