HAKİKAT ırmağı, dikkatli yüzmezse BOĞABİLİR insanı.

.

HAKİKAT ırmağı, dikkatli yüzmezse BOĞABİLİR insanı.

5. FAZ: YÜKSEK ENERJİ;

BİR KEZ DE METNİ BÖYLE OKUMANIZI İSTERİZ…

“Aylarca ne YAZ-sam ne YAZ-sam diye

DÜŞÜN-düğüm zamanları BİL-irim.

İlk kitap sonrası dönemde.

Eş-dost-hısım-akraba dörtgeninde “ne olacak buRAK’ın hali?

SORU-suna YANIT ARA-ndığı günler.

Gıyabımda gidilen medyumların ağızbirliği etmişcesine

BİR SIR-rı VAR o çocuğun diyip durdukları,

BENİ-m de sakinliğimi KAYBED-ip

Ne sırrı be kardeşim” diye harbi harbi sinirlendiğim günler…

BİR yere doğru çekildiğini HİSSED-iyorsun.

DİREN-iyorsun İÇ-ten içe.

AK-ış yok ama sen AKIT-mak istiyosun.

Aslında belki de sen AKMAK İSTİYO-sun.

OL-muyor da OL-muyor.

Nasıl zorlama şeyler. YAZ-dığından kendin utanıyorsun.

Ama da, KENDİNİ BUL-duktan sonra öyle bir akışa boğuluyorsun ki.

Bu sefer de yetişemiyorsun.

Ellerin ağrıyor, gözlerin kuruyor.

Karnın acıkmış, tuvalete gideceksin kaç saat olmuş, nerde.

Kalkamıyorsun.

İşte bu bolluk zamanlarının da kendine göre derdi var.

AKIT-abildiğinden FAZ-lası AKIYOR.

Görevini yapamadığın hissi.

Korkunç bir vicdan azabı içindesin.

OL-dum OL-ası en çok İSTE-diğin şey OL-an şey,

bu ZAMAN-larda daha da şiddetle İSTE-diğin şey halini AL-ıyor.

BİR bedenim OL-masa…

BİR RUH-tan ibaret OL-sam keşke.

BAĞLA-yamasa hiçbişey BENİ.

Kendim için YAŞA-manın utancından tümüyle sıyrılsam.

Yardımımın DOKUN-abileceği heryere IŞIK hızında ULAŞ-sam.

İhtiyacı OLANI-n kulağına FISILDA-sam.

İş-ÇIK-ışı yeniden GÖKLERE ÇIK-sam.

Bulutlardan İZLEsem DÜNYA-yı.

Yüzü asık OL-anları ANINDA GÖR-ebilsem.

Yanlarında alsam soluğu.

Ona HİÇ-birşeyin zannettiği gibi OL-madığını ANLAT-abilsem.

GÖZYAŞLARI-SİL-sem.

GÜLDÜR-sem YÜZÜ-nü yeniden,

O saniye işim bitse,

Gerisin geri bulutlarımda alsam soluğu.

Olmuyor işte…

Bilginin akışı konusunda SABIRLI OL-malı insan.

DOĞAL akışın dışına çıkmaya ÇALIŞ-mamalı.

Hele TELAŞ hiç ETME-meli.

BÜYÜK DÜŞÜN-meli ama, kaldırabileceğinden FAZLA-sını da İSTEME-meli.

YAŞA-mayan BİL-mez.

Musluğu fazla ZORLAMA-malı.

O musluğun sapı elinde kalmamalı.

Su borusunun tazyiki yüzünde patlarsa,

HAKİKAT ırmağı, dikkatli yüzmezse BOĞABİLİR insanı.

Müziğin sesi gibi aynı…

Sonuna kadar açarsan, kulak zarın patlar.

Daha çok duymak İSTEDİĞİN ŞEY-in sağırı OL-abilirsin.

İşte o yüzden TELAŞ ETME-den,

SABIR-la,

Yav yav açmalı muslukları.

Benim musluklara DOKUN-uldu şu birkaç günde.

Şöyle bi sendeledim.

Sırtıma verdiler yükü, dizlerimin üstüne çöktüm.

Bunun da altından kalkarım, nelerin altından kalktım.

Ama kolay değil.

Hem de hiç değil.

Kimi dostlarla aramızda şaka yollu bi kıskançlık ilişkisi var.

AH keşke BEN yazsaydım… CAN-ım BEN-im.

SEVGİ-yle dolu bi söz o ve ben BİL-iyorum ONU-n ANLAT-maya çalıştığını.

Fakat kimi DOST-larla da ARA-mızda

dışavurulmamış ama köklü bi kıskançlık ilişkisi var.

Neden BEN değilim…

Bana birşey SÖYLE-miyor ama,

onun SÖYLE-ndiği merci söylüyor BUNLARI bana.

Üzülü-YORUM ama zannedilene DEĞİL.

Şerre DUA ettiğinin BİLİNCİ-nde değil O.

Kabul deseler, hadi sen SIRTLAN YÜKÜ BAK-alım.

Havaya uçacağının FARKI-nda değil o,

BU-na üzülüyorum.

Onu patlatmadıkları için küsüyor gerçekte o.

Ve bu haksızlık.

Ve bu tehlikeli bir oyun.

Dediklerine göre;

Daha önce herkese teklif edilmiş bir emanet bu.

SEN pas derken, BEN kabul demişim.

Hiç farkında değilim.

Muhtemelen sen de öylesin.

Benim kimseden bir isteğim yok, ama benim adıma onlar bekliyor bunu sizden.

Bi parçacık saygı.

Geri almaya hazırlandığın emanetin adına SAYGI.

Benim adıma değil…

Kendi adına, kendi ünvanına SAYGI.

Kimi dostlar beni KADİM BİLGİ-lerin loto milyarderi OL-arak GÖR-üyor.

“Talih kuşu konmuş nasıl olduysa.”

Güvercinler aşağı, güvercinler yukarı ya bi de yazılarda.

Sanıyorum bir düzeltmenin vakti geldi.

Evet DOĞRU, bunu ben İSTE-medim.

İSTE-mememiş OL-mamdan,

bunu HAK-etmediğim SON-ucuna varıyor ki bu cehalet KAYNAK-lı.

Piyango zengini falan değilim.

DOĞRU SÖYLE-yenlerin yalancısıyım ben.

Çok “ÇALIŞ-mışım”, çok “BİRİKTİR-mişim”.

Herşeyimi kumbarama atmışım ben.

İşte bu “servet”, o kumbaranın içinden çıkan servet.

“Baba” parası falan değil.

Evet, eşsiz, tarifsiz şeyler yaşıyorum ve bunun için hamdederim.

Ama tüm bunlar karşısında ASLA EZİLME-m. MİNNET de ETME-m

Ben bunları hakedecek naptım derim o dehşetle.

O da bana cevap verir.

Şunu, şunu, şunu yaptın diye.

Ekstremi koyduğunda önüme görürüm ki,

Bana verilenlerin karşılığını son kuruşuna kadar ödemişim ben.

Buraya kayalıklara sapladığım tırnaklarımı söktüre söktüre gelmişim.

Denek gibi oynatmışım kendimle.

O KİTABI-n her satırını YAŞA-tmış bana.

Varlığın içinde yoklukta yüzdürmüş beni senelerce.

MUT-luluk paranın konusu değildir sayfası İÇİN sırf.

KİLO VER-menin yolunu, kilo alanlar göstermeli demiş.

100 kiloya çıkarmış beni, cümleyi yazdırınca da indirmiş.

Her satırını UYGULA-mış üstümde.

O kalem, O KİTABI, derime işlemiş benim.

Kaleme ve SATIR SATIR yazdıklarına diye boşuna dememiş…

“kâğıt veya DERİDEN OY-ularak çıkartılmasıyla… ”

Yukarı satır SADECE kitabını iyi ÇALIŞ-anlara…

Bunun nasıl bi DUYGU OL-duğunu ANLAT-mak çok zor.

ACI ÇEK-me gibi bişey değil bu.

Ruhsal sıkıntı gibi de değil bu.

Bir tarifsiz yük bu.

AMA KARTI…nı ANLA-tan kitap,

yazanına çektirmez mi okkalı bi AMA KARTI.

Bana ÇEK-tirdiğini bir o BİL-ir,

bir ben BİL-irim.

Perdeyi kaldırır önümden.

Herşeyi serer gözlerimin önüne.

Cennet’ini gösterir bana.

SIÇRA-rım GÖR-düğüm GÜZEL-liğin önünde.

CENNET’ine iltica etmeye teşebbüste BUL-unurum.

BİL-mez mi kaçmak İSTE-yeceğimi,

Ruhumu okur O.

Koltuğuma çoktan zincirlemiştir beni.

KALK-amam da KALK-amam.

Ne burayı YAŞAMA-ma izin verir,

Ne oraya ADIM AT-mama.

Suyun altında KANAT ÇIRP-ar dururum bir YAŞA-m boyu.

İkisinde BİR-den OL-mak,

Hiç-BİR-inde OL-mamaktır aslında.

BU-nu bilir ama, TEKAMÜL koymuştur bir kere adını.

Hiç HATIRLA-mıyorum gerçi.

Söz almış benden,

Ben İSTE-mişim dünyaya gelmeyi.

Zerre kadar hatırlıyosam ne OL-ayım,

Ama o çok emin.

Çok CESUR-muşum falan bi de.

Cesaretin bu kadarı da fazla be kardeşim.

Bir dahaki serüvende, korkaklardan OLMAYI İSTE-yebilirim.

Hatta bir daha serüven merüven…

Emdiğim süt burnumdan gelmişken.

Bu kadar dertlenme yeter.

Asıl diyeceğim başka…

OKU-nmamış 1 yeni MESAJI var hepinizin.

KİŞİLER KATINDAN

ÇEKİLSİN ARTIK HERKES

Sen/ben hitabını kaldırsın

Cümle içinde kullanacak olursak;

Hiç görüşemiyoruz demesin mesela.

Hiçbir zaman ayrılmadık ki desin.

Senli benli O bodrum KATI-ndan ÇIK-sın herkes.

Teras KATIMIZA BUYUR-sun.

HİÇ AYRILMA-dığımız,

TEK ve B1R OL-duğumuz,

İnsanlığa hizmette kusur etmemenin,

TEK telaşımız OL-duğu bu SONSUZ MUT-luluk KATINA GEL-sin.

Sendin, bendim bıraksın bunları.

5. FAZA HOŞ GELSİN, SEFA GELSİN.

Herkes hazırlığını çok iyi yapsın.

Dört dörtlük ön-hazırlık bekleniyor herkesten.

ARIN-ma bekleniyor.

ARIN-mayanlarımız, ARIN-dırılacak çünkü.

Ve FARKINDA bir ruhun tercihi her zaman birincisi OL-malı.

Senin TERKET-mediklerin TERKED-ecek seni.

BIRAK-amadıkların BIRAK-acak.

Çok büyük KOP-malar,

En büyük BULUŞ-malar,

Dualar, hayaller,

İSTE-nenlerin gerçekten İSTE-nip İSTE-nmediğinin ANLAŞILMAK İSTE-nmesi.

Ruhun tamtamlarının

davulun derisini patlatırcasına çalmaya başlaması.

İlmik ilmik ÇÖZ-emediğin DÜĞÜMLERİ-n,

PATLAT-ılarak YOLU-nun AÇ-ılması.

Acı, keder, mutluluk, bedel.

Gözünüz aydın, yolunuz açık olsun.

5. FAZ: YÜKSEK ENERJİ;

Tüm insanlığa ve canlılığa hayırlı olsun.

Yolumuza YOL AÇ-an,

Yönümüze YÖN VER-en,

Yükümüzden YÜK AL-an,

Yakınlaştırılmış tüm REHBER-lere de selam OL-sun.

Etrafımızda cirit atacak,

Aramızda kol gezecek,

Kötülüğün ensesinde soluyacak olanlar onlar.

Beşinci fazın yüksekleri onlar.

Ve de artık bugün alçak uçuşa geçecek olanlar.

Fazların en kalabalığı,

tekrar tekrar nice kereler hayırlı olsun.

buRAK özDEMİR

http://www.burakozdemir.org/tanrinin-dogum-gunu/tanrinin-dogum-gunlugu/bes/

.

.

www.izmirliahmetkaya.com

.

BİR KİTAP HAYAL EDİN

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

Bir cevap yazın