.
Bilin bakalım kendine vicdan süsü vermiş bu ses neyin sesi?
“Şunlara bak!
Bir tutturmuşlar Mesih!
İsa’nın yeni doğum yeri belli olmuş da bilmem ne!
Birisinin ağzından çıkacak kelimelere bakıyorlar!
Mesih senin içinde bir kere!
Senin dışında biri için bu ne heyecan canım!
Sakin ol!
Uzak dur şu kendinden başkasını model alan kalitesizlikten!
Bunlar daha önce duymadığımız şeyler değil!
Sensin.
Mesih de kurtarıcı da sensin!
Öve öve bitiremedikleri kitap da yazıyor işte!
Herşey sende bitiyor!
İlginin ve bilginin senden başka birinde olduğu fikrine daha ne kadar katlanacaksın?
Evrenin merkezi sensin!
Hala anlamadın mı Tanrı sensin!
Sen! Sen! Sen!”
“Bilin bakalım kendine vicdan süsü vermiş bu ses neyin sesi?
Son derece spiritüel bir dil kullanarak
insanı içindeki Tanrı’ya yöneltiyormuş gibi yaparak
içindeki şeytana boyun eğdirme süreci.
“Tanrı’nın yansıması ile Tanrı karışmış burada.
Frekansı bir hayli düşük bir yazı.”
***** Nasıl da bilir yazıların frekansını ölçmeyi nasııl 😄
Frekans ‘zayıf’ geldiyse, yazıda dikkat çekilen sesin
yoğun saldırısı altında olmanız çok yüksek bir olasılık.
Çalışın bunun üzerinde derin.
Bam telinden gelen ses bu 👍🏻
Sen sen sen dolduruşlarına gelmeye en müsait kişi,
öğrenmekten en kolay vazgeçirilecek kişidir.
Dinleyen: Ego.
Anlatan: Bildiğimiz adıyla Şeytan.
Levh-i Mahfuz’da kişinin kendi içinde
bir mesih olduğu müjdesi var.
Bu bir sayfayı koparıp “Benmişim, benmişim!” diye
arkalarına bakmadan koşmaya başlıyorlar.
O koparılmış bir sayfa çerçevelenip duvara asıladursun…
Kitabın
“O Mesih, Hitler’in içinde de vardı…
İçindeki kurtarıcıya ulaşmak bir ömürden de fazla sürecek
meşakkatli bir öğrenme ve nefis terbiye sürecidir”
yazan 1499 sayfası rafta kalıyor.
Yol haritası rafta kalınca,
kendi kendinin kurtarıcısı olma hedefi de
lafta kalıyor haliyle.
Dünya herşeyi yapabileceğine inanıp
hiçbir şey yapmayı başaramayan insanlarla,
eğitimli çaresizlerle dolup taşmaya devam ediyor.
***
Ne yapmak sorusundan önce sormamız gereken soru:
Nasıl olmalıyız?
‘Eğitimli Çaresizler’ terimini de bir kenara not edelim.
Bence çok şey anlatıyor.
Kendimi ayrı tutmuyorum.
Bir köşeden kıs kıs gülerek olayları izleyenlerden değilim.
Belki herkesten çok üzülmüş olabilirim.
Sorunu ve çözümünü gördüğüm için,
üzüntüyü pozitif enerjiye dönüştürebiliyorum.
Hepsi bu.
Atıp tutmakta sınır tanımayanların,
mangalda kül bırakmayanların ülkesinde
rejim öyle mi olsun böyle mi olsun oylamasında
canlı yayında, herkesin huzurunda oylar çalındı.
Aslında şöyle olacakken,
böyle olmasına hüküm verildi.
Sonra ne oldu?
Sonra ben gece tencere tava sesine uyandım…
Şu acizliğimize, bu kadar kendine güven biraz fazla değil mi?
Sevgiyle”
buRAK özDEMİR
BİR KİTAP HAYAL EDİN
İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.
.
.
Categories: 
Etiketler: 