CİN ŞİŞEDEN ÇIKMIŞTIR

.

.

CİN ŞİŞEDEN ÇIKMIŞTIR

 .

Çoğumuz gerçeğin ve yaşamın anlamının peşindeyiz.

Günümüzde artık birçok insan daha derin konularla

ilgilenir hale geliyor ve yüzeysel konuların ötesini irdeliyor,

gittikçe daha çok, temel nedenlere ilgi duyuyor.

Çok az zamanımız kaldığı ve yaşamaya devam edebilmek için,

eski alışkanlıklarımızı ve algılarımızı

değiştirmemiz gerektiğiyle ilgili, gittikçe artan bir duygu var.

Elbette ki bu hepimiz için doğru değil.

Bu, herkesin sadece MENFAAT peşinde olduğuna inananlar

ve geri kafalılar her kültürde var olmuşlardır.

Onların davranışları bugün dünyanın başına bela kesilmiştir.

Ve maalesef, bunların bazıları, dünyanın çeşitli yerlerinde

iktidar pozisyonundadırlar.

Ülkemizde de olduğu gibi.

 

Gerçek aydınlanma, çok ender olarak

üst pozisyondaki insanlardan başlıyor.

Tam tersine, dünyanın birçok bölgesinde,

insanları sosyal, politik ve spritüal açıdan

baskı altında tutmak istisna olması gerekirken,

norm olarak kabul ediliyor.

Bireyler, sosyal yapılanmalardan bir bütün olarak

çok daha hızlı ilerliyorlar.

Ve büyük olasılıkla, tekamül ve ruhsal zenginleşme arzularında,

 kendi hükümetlerinden çok adım önde olan

ve engellendiği için hedefine ulaşamamanın

öfkesini yaşayan çok sayıda birey vardır yeryüzünde.

Peki, özgür düşünce ve spiritüel aydınlanma,

sosyal baskıdan bir kaçış mıdır?

Veya baskıcı hükümetler,

“TEHLİKELİ” anarşist liberal düşünceye karşı

muhafazakar bir tepki midir?

Kim için tehlikeli?

Hükümetler ve her tür sosyal kurumlar,

işbaşında kalmak için işbaşındalar ama

DÜNYANIN ÖZGÜR DÜŞÜNCELERİ BİR GÜN

BİR ARAYA GELEBİLİRLERSE, İŞSİZ KALABİLİRLER.

Uzaydan bakıldığında, yeryüzü üzerinde

birbirinden tamamen ayrı ülkelere ilişkin hiç bir belirti yoktur.

Buna rağmen, yeryüzünde her zaman “BİZ” ve “ONLAR” şeklinde

 düşünmeye karşı doğal bir eğilimimiz vardır, ne hikmetse.

Bırakın yeryüzünü, ülkemize bakışta bile

bu eğilimi görmemiz mümkündür.

Doğaüstü özelliklerimizi keşfetmek için

doyurulamaz bir açlık çekiyoruz ve

sonsuz olanla ilişkimiz hakkında bilgi alabilmek için,

yine doyurulamaz bir susuzluk içindeyiz.

Aramızdaki gerçekten aydınlanmış olanlar ise

çalışmakla meşguller, bulabilecekleri herhangi bir bilgi için,

KAPILARIN kilitlerini açmaya hazırlar.

Kapılarını çalanlara da ihtiyaç duydukları KAPILARI

tek tek açmaktadırlar.

Belki de insanlık tarihinin hiç bir döneminde,

bu kadar çok insan, bu BİLGİYİ, HAKİKATİ,

bu kadar çeşitli çabalarla aramamıştır.

İnsanoğlu şimdi kozmik portala,

adeta, eskiden kale kapılarını yıkmak için kullanılan

kalın kütüklerle vuruyor, bir an önce açılması için.

2006 da SUR’A ÜFÜRÜLDÜ.

ARTIK HAKİKATİN YAZILI OLDUĞU LEVH-İ MAHFUZ

ELİMİZİN ALTINDA

Evet, bazıları “o kapıdan içeri girmeyin” derler.

Statükoyu bozmaktan korktukları

ve değişime karşı oldukları içindir bu isyanları.

Bazıları böyle bir KAPININ varlığını kabul etmeyi bile reddederler;

 bırakın, arkasında ne olabileceği tartışmalarını.

AMA ARTIK CİN ŞİŞEDEN ÇIKMIŞTIR.

İNSANLIKTA HAKİKAT AĞACININ MEYVESİNİN

TADINI ÇOKTAN ALMIŞTIR.

Artık geriye dönüş yoktur.

Bazı şeylerin altında gerçekten sadece İMAN yatar.

Ve yaşam hakkında birçok şey hala daha gizemini korumaktadır.

 GAYB.

Her şeyi biliyor olsaydık,

yaşam pek de eğlenceli olmazdı, değil mi?

Ama eğer deneyimlediğimiz, ama yine de açıklayamadığımız

veya bilimsel olarak kanıtlayamadığımız bir şeyin

gerçek olduğunu biliyorsak, kuşkucu insanların hala,

gizemli şeylerin, gizemli olmalarına karşın,

yine de gerçek olabileceklerini kabul etmeleri gerekiyor.

 .

www.izmirliahmetkaya.com

.

.

Bir cevap yazın