Sizi BAĞIMLILIĞINIZIN gücü TUTSAK eder.

.

.

Sizi BAĞIMLILIĞINIZIN gücü TUTSAK eder.

 .

Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.

Bir Hindistan cevizi oyulur ve

iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.

Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır

ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.

Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir.

 Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.

Maymun tatlının kokusunu alır,

yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar,

ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır.

Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz.

Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama kaçamaz.

Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur

onu sadece, Onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir.

Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır.

Ama zihninde aç gözlülüğü o kadar güçlüdür ki,

Bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey,

 arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur.

Tüm yapmamız gereken elimizi açıp benliğimizi,

bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak

ve dolayısıyla özgür olmaktır !!!

Biz, maymuna benzer yanımız olarak

sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin

bizim için birer tuzak olduğunu

fark etmiyor oluşumuz olduğunu düşünüyoruz:

-Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak,

-Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 20-30 kat büyük evlere sahip olmak,

-Belki bir kez giydikten sonra çok uzun süre dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,

-Okumadığımız kitaplara sahip olmak,

-Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak,

-Bize günde 35 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak,

-Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak tabiri caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir dinlence evine sahip olmak,

-Faizi, getirisi zarara uğramasın diye kıyıp harcanamasa bile bol sıfırlı bir banka defterine sahip olmak,

-Dünyalarına ve güzelliklerine katılamadığımız, asla yeterli vakit

ayıramadığımız başarılı ve diğerlerininkinden daha güzel çocuklara sahip olmak,

-Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol takımı taraftarlığına sahip olmak,

-Sağlığımıza, düzenimize, beynimize korkunç zararlar verse bile envayi çeşit içkilerin bulunduğu gösterişli, dekoratif bir mini bara sahip olmak,

-Oturmadığımız koltuk takımları,

-İzlemediğimiz dev ekran televizyonlar, Kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha neler nelere sahip olmak…

Ya da sahip olduğumuzu sanmak…

O maymun gibi avucumuzda tuttuğunuz sürece

(faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz?

Ve ancak parmaklarımızı gevşetip

bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup

tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?

ASLINDA BİZ BU DÜNYAYA SAHİP OLMAYA DEĞİL,

ŞAHİT OLMAYA GELMİŞİZ.

AHHH… BUNU BİR ANLAYABİLSEK…

Alıntıdır. mail adresimize düştü, paylaşalım istedik.

 .

www.izmirliahmetkaya.com

.

.

Bir cevap yazın