Belki farkındayız, belki değiliz.

“Levh-i Mahfuz ve Tanrı’nın doğum günü,
dinadamlarıyla sınırlı bir olgu asla değil.
Çünkü din, İslam’ın ancak yüzde biridir.
Bu, spiritüel onlarca kanal ve onların yüzbinlerce takipçilerini de ilgilendiren yeni ve oldukça “flaş” bir durum. Bilenler bilmeyenlere anlatsın artık. Geçtiğimiz 4 yılda nasıl olduysa, önümüzdeki birkaç seneler boyunca da, en heyecan verici bilgiler insanlara bizim üzerimizden akacak.
Geçmiş olsun yada gözü aydın olsun, tercih ona kalmış.
Levh-i Mahfuz ve Tanrı’nın doğum günü geldi
ve artık “Her kanaldan bir ses” devri sona erdi.
Zaten spritüel dostlarımız kanallarıyla gerçekten irtibat içindelerse, işittikleri sesler kozmik yankılar değilse, kanalları onlara bu bilgiyi veriyor olmalıdır. Pencereler açılmıştır, antenlerin çevrileceği yön artık burasıdır. Artık Kryon’ların, Ramtha’ların susmaya başladığı günlerdeyiz.
Spiritüelizm, İslam ve Tanrı’nın doğum günü ve Levh-i Mahfuz
ile birlikte artık yepyeni bir faza geçiyor.
Ülkede değil. Altını çiziyorum, önce bölgede, sonra tüm dünyada.
Bu faz, birinin Tanrı’yla sohbet ettiği, diğerlerinin de onların ne konuştuklarına kulak kabarttığı bir faz değil, tersine herkesin yaradanıyla birebir iletişimde olacağı çoksesli bir çağdır.
Bir okuyucumuz bir endişesini dile getirmiş. Merak etmesin, biz bu işi Anadolu’muzdaki köylü kardeşlerimize kadar indireceğiz. Asla seçkinci olmayacağız. Fazlar planı çok açık. Herkese kendi iletişim dilinde, kaldırabileceği perdeden, doğru bir zamanlama ve doğru bir sıralama içinde. Okuma yazma bilmeyenler de bu kitabı “okuyacak”.
Ortaya saçmayalım projelerimizi. Hepsinin bir zamanı var. Bu frekans, herkese ama herkese ulaşacak. Herkes kanal olursa, bu durum seni nasıl etkiler, ne yer, ne içersin, kişisel değeren bundan sonra nereden ileri gelir, bunlar benim değil senin konun.
“Hastalık” olgusunu ortadan kaldıracak olsaydık, doktorlar bu durumu acaba nasıl karşılardı?
Soru diye buna derim.
“Kimse hasta olmazsa ben ne yaparım endişesini” aşabilen kişi kimse, işte tıbbın gerçek doktoru odur.
Diğerleri, tedavinin değil hastalığın parçasıdır, “beyaz” önlük sadece bir kamuflajdır. Umalım ki, okuduğun onca kitap, sahip olduğunu belirttiğin onca bilgi-birikim, bu minik sorunsalı aşacak bilgeliği ve farkındalığı sana çoktan vermiş olsun.
Batının alıcılarını doğuya çevireceği önümüzdeki dönemde, doğunun gözlerini dört açmasında büyük yarar var. Doğu, mistik devrime uzak bir doğu olmasın. Her kanaldan tek ses yıllarına girmiş bulunuyoruz. Sükunetle karşılanamaz, yüksek sesli bilgiler, bundan böyle ve artık sadece bu “frekansta” olacak.
Tüm bunları, yayınladıklarımıza değil
henüz yayınlamadıklarımıza dayanarak söylediğimiz de bir köşeye not edilsin.”
buRAK özDEMİR

Bir cevap yazın