Hayata BAĞIŞ

ORGAN NAKLİ – ÖLÜM

 

“Gerçek Müslümanın ideal ölüm şekli, organlarıyla hastalara şifa dağıtabiliyor olmasıdır. Tıp ve teknoloji, insanlara uzuv nakli yapmaya muktedir ise, bu durumda Müminlik organlarını İNFAK edebilmeyi gerekli kılar.

ORGANLARIN İNFAKI

MÜMİN, ORGANLARINI İNFAK EDEN KİŞİDİR.

 

Beyin ölümü gerçekleşen kişi artık ölmüştür. Fakat gerekli tedbirler alındığında organlar yeterli bir süre diri kalabilir. Bu durumda ölümden hayat yaratmak varken, kişinin böbreklerinin neden ‘diri diri toprağa gömüldüğünün’ sorgulanması gerekir.

Bu, 21. yüzyıl Müslümanları için yeni bir sınav sorusudur.

Eski günlerde bir insan bedeninin geri dönüşüme kazandırmanın en ideal yolu onu yaşamın beşiğine, yani toprağa geri vermekti. Ancak insanlık son elli yıldır, insandan insana organ nakli yapabilmekte. Şu anda Muhammed burada değil fakat buna karşın bir karar vermeliyiz. Müslüman bedeninin en organik biçimde nasıl geri dönüştürebileceğimize kendimiz karar vermeliyiz.

Bir yanda 15 yaşında bir genç kız. İki böbreği iflas etmiş ve bir makineye bağımlı bir yaşam sürmekte. Diğer yanda da bir Müslüman. Artık ihtiyacı olmadığı böbreklerle gömülüyor. Fiziksel anlamda kız da diğer merhum kişi de diri diri toprağa verilmekte. Müslümanlar, bu yaygın durumun gayri-islami bir ölüm şekli olduğunu kabul etmek zorunda.”

 

“- Bu konuda dini çekinceler var.

Küçüğüm, AHİRET temelli hiçbir dini inanç, organ bağışına çekince oluşturmaz.

Ahret dinlerinde beden sadece bir araçtır., bir taşıyıcıdır. Kişi toğrağa gömüldüğünde, kişi gerçekte oraya gömülmemiştir.

RUH, artık RAHMAN katındadır.

Söz konusu bedene artık, hiç ama hiç ihtiyacı olmayacaktır.

“İnsan, onun kemiklerini bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor? Evet; onun parmak uçlarını dahi yeniden düzenlemeye güç yetirenleriz.”

Güzel Kur’an’ın Kıyamet Suresi 3-4. Ayetleri

 

Kimi Müslümanların, kendileri öldükten sonra organlarının başkalarına nakledilmesi konusuna çok büyük bir öfkeyle karşı çıktıklarını görürsün. Bunun gayri-islami bir tepki olduğunu yinelemek durumundayım. Aklının bir köşesinde, bir gün o bedene yeniden ihtiyacının olabileceği ihtimalini barındıran bu çıkış, İslamın ahret felsefesinin tamamen dışındadır. Dinin kendi aritmetiğine göre; İslamdan Ahiret’i çıkardığında elinde bir Müslüman kalmayacaktır.

Bugün yaşıyor olsalardı,

organ nakline en şiddetli karşı çıkışı

şu grubun gerçekleştirdiğini görüyor olacaktın:

FİRAVUNLAR

Ölüm sonrasında BÖBREKLERİNE OLAN BU İHTİRASLI BAĞLILIK İslam dinine değil Firavun dinine aittir. Firavun’ların mumyalanmasının mantığı da zaten budur.

Bedeni elinden geldiğince korumak.

MEZARYERLERİMİZDE

KEFENLERE SARILMIŞ GERÇEK

MÜSLÜMANLAR GİBİ Mİ,

YOKSA MUMYA BEZLERİNE SARILMIŞ

FİRAVUNLAR GİBİ Mİ YATACAĞIZ?

Müslümanların cevap vermesi gereken soru budur.”

 

DONA – Doğrudan Ona
 
Kur’antum Kur’an-ı Devrim Levh-i Mahfuz’dan
 
 
 
LEVH-İ MAHFUZ
buRAK özDEMİR
 

Bir cevap yazın