BİR KİTABIN PATLAMA YAPMASI DİYE BİZ İŞTE BUNA DİYORUZ

Kurantum Patlaması…

“Sayın buRAK bey; Peki bu kitap mükemmel olmasına rağmen neden gereken ilgiyi gereken patlamayı yaşayamadı. Gerçekten Tanrının imajını değiştirecek bir kitap.”

notu Kurantum Patlaması...
Bizim kitabımızın ‘patlama’ yapması için patlama denen kavramın kendisinin bir patlama yapması gerekiyor. Bir kaç aylığına gündemin üst sıralarına tırmanmanın, televizyon programlarında gazete sayfalarında yer almanın başarı ve bir yerlere varma kriteri olduğu bir dünya, kelimenin tam anlamıyla ilkel bir dünya. Parlak alev, en çabuk sönendir. Biz cayır cayır yananların aksine köz durumunda rüzgarla sonsuza kadar harlanan bir ateş olmaktan mutluyuz. Çok basit bir denklem. Gündeme gelirsen, gündemden gidersin. Dünya dönmeye devam ettiği müddetçe bu kitabın sayfaları çevirilmeye devam edecektir. Ancak sonsuza kadar orada kalacağımızı bildiğimiz anda gündeme çıkarız.

Bu kitap dünyayı değiştiriyor.

Eskiden değiştir-ecek diyorduk.

Artık değiştir-iyor diyoruz.

Benim hayatla aramdaki kontrat, vesile olabildiklerimin üzerinde ille de imzamın görünmesini gerektirmez. Levh-i Mahfuz’un yazarı, devirdiği hayvanların yanıbaşında poz veren avcılara benzemez. Biz, öylesi fotoğrafların vereceği hazların yüzüne baktırmayacak mutlulukların sahibiyiz. İnsanlık havai fişeklerle kutlu değişimlerin kutlamalarını yapsın, bizim mutfakta geçen, şaşaadan uzak yaşantımız devam etsin. Mesele budur. Önünü açtığımız açacağımız değişim devam etsin, biz kıyıda köşede kalalım, başımla beraberdir. Mesele budur. Ben, şu dünyadan sessiiiz sedasız göçmeye yıllar öncesinden razı oldum. Yer yerinden olsun, ama biz kendi mazbut kürsümüzde kalalım. Mesele budur.

Şu dünyada, içinde d-i-n geçen cümleler kendine çeki düzen versin. İçinde d-i-n geçen hiçbirşey eskisi gibi olmasın. Buna karşın Levh-i Mahfuz ancak bilenlerin bildiği bu değişimlerin arkasındaki sessiz güç olsun. Mesele budur.

Şahsî mevcudiyetimle benim varlık amacım, bu değeri, Levh-i Mahfuz’u, öğreti akbabalarının sahiplenmemesi adına sorumlu bir sahiplenişten ibarettir. Levh-i Mahfuz kodlarının insanlara yaşattığı mutluluğun spiritüel tacirler, dinci tüccarlar eliyle paraya tahvil edildiği senaryoyu hayal etmek dahi istemem. Ben o yüzden hep buradayım. Bu kitap o yüzden ‘benim’ kitabım. Levh-i Mahfuz’un herkesin olmasının yolu hiç kimsenin olmamasından geçtiği için.

Müslüman Ortadoğu’da ‘ansızın’ bir değişimin baş göstermesi, köklü İslam ülkelerinin insanların rüyasında görse inanmayacağı bir şekilde yepyeni bir şekil almaya başlaması, bu süreçte Türkiye’nin İslam Ortadoğu’sunda LAİKLİĞİN ELÇİLİĞİNİ yapmaya başlaması, memlekete İran şeriatı mı getirecekler denilen muhafazakâr dindarların şeriat getirebilmek bir yana, İslam ülkelerine LAİKLİK ihrac etmenin çabasına girmesi, insanları tedirgin edecek düzeyde muhafazakâr olan bir dindarın geldiği noktada Müslüman kardeşlerine ‘Laiklik dinsizlik değildir. Laiklikten korkmayın.’ diyebiliyor olması…

BİR KİTABIN PATLAMA YAPMASI DİYE BİZ İŞTE BUNA DİYORUZ.

Bu örnekten hareket edersek; Kimilerimiz dinciler laiklik düşmanı söylemleriyle nefret korolarına katılmayı seçti. Biz ise, insanların içindeki potansiyele inandık. Herkesin değişebilme hakkına inandık. Onlara yol açtık. Açmazlarını açması için ilham verdik. Muhafazakâr dindarlığın bu noktaya gelebileceğini, böyle sözler söyleyebileceğini hayal edebilir miydiniz? İşte, ‘büyük patlama’da nelerin olabileceğini hayal etmeye de o kadar uzağız.

‘Bu kitap bu değişimlerin neresinde?’yi sorgulamak isteyenler için minik bir fikir egzersizi… Türkiye’de Müslüman dindarlar ansızın vahiy almaya mı başladılar? Yüzyıla yakındır laikliğe diş bileyen bir nüfusu laikle barıştıran, buluşturmaya başlayan bu anî ‘gelişme’ acaba nedir nedir? Hangi damardan ikna edici radikallikte nasıl bir düşünce ortaya çıkmıştır da, bu rüyanda görsen inanmayacağın ve halen de tam olarak inandığının söylenemeyeceği dönüşüm başlamaya başlamıştır? Araştırın gözlerinizle göreceksiniz. O günle bugünü farklı kılan, aradaki tek gelişme Levh-i Mahfuz’dur. Hayır, bu dönüşümü X öğreti yönetiyor diyen varsa meydan buradadır X’ini alsın ve gelsin. O X yoksa ortada, o zaman bu kitaba biraz daha saygılı gözlerle bakmaya şimdiden başlasın.

Laiklik dinsizlik değildir, laiklikten korkmayın.’ açıklamasını sadece oraya değil aynı zamanda buraya dönük de bir mesaj ve özeleştiri içerdiğini gözönüne alırsanız, Türkiye’de aslında içten içe çok gizli patlamaların, HAYIRLI PATLAMALARIN yaşandığını görebilirsiniz.

Bu örnekte Levh-i Mahfuz, minicik birşey yaptı ve dindarları, laikliğin İslam’ın ayrılmaz bir parçası olduğuna ikna etti. 5 sene önce o lafı etmiş olsaydı, onu kim olursa olsun çiğ çiğ yerdi. Bugünse, ülkeye dönüşte törenlerle karşıladılar.  Zihinlerdeki minicik bir cümle değişikliğinin dış dünyada yarattığı çalkantılar olağanüstü. Ve bizde o ‘minicik’ devrimlerden daha çok var.

Şurada bir kese kağıdını balon gibi şişirelim ve patlatalım. BİR GÜNEŞ PATLAMASINDAN DAHA ÇOK SES ÇIKACAKTIR. Bilmeyen gözlerin gözünde kese kağıdı, güneşten daha büyük bir patlayıcı olarak bilinmeye başlar. Güneşin infilakının nasıl birşey olduğunu duyabilmek için tek ihtiyacın olan biraz zamandır. Aklî melekelerin yetmese de, onun nasıl bir infilak olduğunu tenin üzerinden anlatırlar sana. Tüm kese kağıtlarına Allah selamet versin (r.k). Bizim yolumuz güneş yoludur. Bakamayacağın kadar aydınlık, kayıtsız kalamayacağın kadar sarsıntılı. Levh-i Mahfuz Kurantum.

BÜYÜK PATLAMA”

buRAK özDEMİR

Bir cevap yazın