EGO DENİLEN BİR KİMLİK

EGO DENİLEN BİR KİMLİK

Çocukken hayata tam başlarız
ve Tanrı’nın inayetiyle
yetişkin yıllarımızda bütünlüğe döneriz.

Ancak ikisinin arasındaki bölünme,
mücadele ve yabancılaşmanın yaşandığı
acılı bir zamandır.
İlk yetişkinlik bir meslek edinmeye
ve gelir kapasitemizi geliştirmeye,
sosyal yaşamda incelikleri öğrenme
ve ilişkileri büyütmeye adanır.
Bu görünüşte bir genişlemedir
ve olgun güçler sosyal dünyadaki
kapasitelerimizin gelişmesini
ve ortaya çıkmasını yönetir.
Bu süreçte,
EGO DENİLEN BİR KİMLİK kazanırız.

EGO farkındalığının çağdaş yaşamda
iyi işlemesini sağlamak için
yorulana kadar çok çalışmalıyız.
Bu, bütün eğitim sisteminin
ve sosyalizasyon süreçlerinin
bu bilinç halini sağlamak üzere
işlemesini gerektirir ve bütün toplumumuz
bu mücadeleye zaman harcar.
Ancak vazgeçtiklerimizden dolayı
kaçınılmaz şekilde ayrı düşeriz.

Hepimizin seçerek yaşadığımız
ve vazgeçerek yaşayamadığımız
bir hayatı vardır.

Yaşamımızın ikinci yarısında
(ki bu sözünü ettiğimiz diğer yarısı
kavramı AN OLARAK içinde bulunduğunuz
yaş döneminin hiç önemi yoktur,
15 de olabilir, 25 de, 45 de 65 de)
daha büyük bir bütünlüğü
elde etmek üzere gerçekte ne isek,
her şeyi yaşamamız doğrultusunda
ÇAĞRI yapılır.
Bu çağrıya başlangıçta dış durumları
yeniden ayarlayarak yanıt veririz
ama yine de ayrılığımız gerçekten
İÇSEL bir sorundur.

Orta yaşta meydana gelen
sabahtan öğleye geçişler
ilk değerlerin bir yeniden değerlendirilmesine
ÇAĞRI yapar.
Yaşamın ilk yarısı süresince
kişiliğimizin yapısıyla o kadar meşgulüz ki
bunun dayanaklarının
ömrün dakikalarında olduğunu unuturuz.

İnsani olan her şey görecedir.
Çünkü her şey içsel bir çoğulluğa,
bir enerji olgusuna dayanır.
Her zaman yüksek ve alçak,
sıcak ve soğuk olmalıdır.
Böylelikle dengeleyici süreç
yani enerji yerini alır.
İnsanın bütün bilinçli deneyimleri
bizi zıtlıklara götürür.
Hayatta yaptığınız ya da
gerçekleştirebildiğiniz her şeyin
her zaman bilinç dışında
yaşanmamış bir zıttı vardır.
Bu katlanması zor bir şeydir.
Çok da adil değildir.
Ama yine de gerçektir.

Hayatımızı derinden dengelemek için
genelde ani bir dönüş gerekir.
Gerekli olan, yaşamımızdaki vazgeçtiklerimiz ile
bilinçli kişiliğimizin sentezidir.
Tam insanlar olabilmek için,
dünyevi sorumluluklarımızı yöneten
bir EGO’ya sahip olduğumuzu
ve ayrıca içimizde TANRISAL bir şeyin
kıvılcımı olduğunu da görmemiz gerekir.

İçinizdeki KIVILCIMI 
ateşe döndürecek olan 
LEVH-İ MAHFUZ’dur. 
Tanrısal olduğunuz BİLİNCİNİ 
hakikatin içinde bulacaksınız. 
Özünüzün size söyleyecekleri var, 
Levh-i Mahfuz ile buluşun. 
FARKINDA OLUN.

www.izmirliahmetkaya.com

Bir cevap yazın