İMTİHAN – MİSTİK YOL

İMTİHAN… MİSTİK YOL

“Kendini ruhsal yola adayan herkes için geçerli olan bir tehdittir.

Bir tür PARADOKS

Ve çok esaslı bir imtihan. Egosundan canı yandığı için spiritüelizme adamıştır kendini. Çok da iyi yapmıştır. Işini gücünü herşeyini bırakmıştır, buraya vermiştir.

Fakat…

Geldiği noktada; kariyerinin veremediği statüyü, iktidar alanını, spiritual işler sunmuştur ona. Spiritüelizme ilk başladığında birazcık gerilemiş olan, kendini insanlardan üstün görme eğilimi, dizginlerinden boşalmıştır artık, üstatlık makamının tadına varınca.

MİNNET, çok güçlü bir frekanstır

ve şifa verdiklerinin sana adreslediği minnet ve şükran duygusu,

eğer sağlam durmazsa sarsabilir insanı.

 

“Az once kanser olan bir insanı iyileştirdim”

Ağzından böyle bir cümle çıktıktan sonra kendi yürek sağlığını kaybetmemek için, çok köklü bir altyapı ve güçlü bir manevi birikim ister.

Isa peygamber gibi… isa şifa vermeye hazırdı. Aynı frekansları kullanan sen hazır mısın? Biz, “canım, biz bir vesileyiz…” deyişlerinin içine gizlenebilen o egosentrik keyifleri çok iyi biliriz.

Kendine şifasız kalmış şifacı, “ben sadece bir kanalım”I her geçen gün azalan bir samimiyetle söyler olmuştur.

BEN büyük harflerle yazılmaya başlanmıştır herşeyden once.

Kendi uhrevi dekorunun Ramses’idir o artık.

Tanrısallığını farketmekle, tanrılığını ilan etmek arasında çok ince bir çizgi, bir şerit vardır. Ve bu şerit ihlali, kişiyi yolundan saptırabilir, bambaşka, hiç de hayal etmediği muhitlere getirebilir. Istikameti şaşırdın mı,

DALAİ LAMA’NIN TİBET’İNE GİDECEĞİM DERKEN

FİRAVUN’UN MISIR’INDA BULUVERİRSİN KENDİNİ.

Mistik yol işte bu yüzden, tehlikeli bir yoldur.

Mistik yol, medeniyetten çok daha tehlikeli, dikkat edilmesi gerekli riskleri olan bir yoldur. Medeniyet, herkesi deli gibi çalıştırmaktan başka birşey bilmez. Iş hayatı üzerinden, onca çabanın karşılığında kişilere verdiği ünvanlar boş ve geçicidir. Işten çıktığında hükümsüzdür Vice president’liğin. Ahmet’sindir, Mehmet’sindir, Ayşe’sindir, Fatma’sındır…

Medeniyet, kimsenin kendini tanrılaştırmasına müsade etmez. Ölümüne kul etmiştir seni. Medeniyet eziyordur egonu.

Kent yaşamından soyutlayıp, kendini mistik aleme vermenin işte bu yüzden iki alternative nedeni vardır:

A-    Orada ilan edemedin, Tanrılığını ilan etmek için buraya geldin.

B-    Buraya Tanrısallığını yaşamaya geldin. Buraya her insanın sahip olduğu tanrısallığını yaşamaya geldin. Sıradanlığın ihtişamını tatmak için buradasın.

Kendi dünyasında Tanrı mertebesine “yükselen”, aynı zamanda “rab” sıfatına da erişmiştir. Bu yüzden GELİŞİME, DEĞİŞİME YENİ BİLGİLERE hiç bir zaman açmaz kendini ve etrafındakileri. Zaten “biliyordur” o. danışanları vardır onun. “öğretiyordur”. “bana akıl mı veriyorsun dünkü çocuk” der. Spiritual kaynaklar “çocuktan al haberi” diye bas bas bağırırken.

Zate diğer konular gibi İndigoluğu da içselleştirmemiştir hiç bir zaman. Mistik bir jargon olarak, bir kelime olarak kullanıyordur. Üstad anlamında falan değil.

A şıkkı, tehlikeli bir şıktır ve onu seçenlerimizin sayısı hiç de az değildir.

Ve bizim görevimiz, spiritual yolda B şıkkını A şıkkından arındırmaktır.

A’yı seçenleri, B’yi seçenlerin sırtından indirmektir…

Levh-I Mahfuz Kur’antum, altyapısından ötürü bir turnusol kağıdıdır.

Ruh halini dışa vurdurur. Tekamülün neresinde durduğunu, karşı konulmaz bir şekilde deşifre ettirir sana.

“Devrim” konusu açıldığında, kitap kağıdına basılmış bir “DEVRİM” sana uzatıldığında, Spiritüel bir guru olarak senin o kitaba verdiğin tepki;

Gerçekte dünyamızda yaşanacak bir devrime olan tepkindir.

Levh-I Mahfuz Kur’an-I Devrim herşeyden ama herşeyden once, bir devrim fikridir çünkü. Ona olan tavrın devrim fikrine olan tavrındır.

Ve en acı gerçek:

Devrime olan tavrın, bugünün aşağıların da aşağısı bu dünya düzenine olan tavrındır.

Gizli ajandasında bu dünyadan, bu düzenden memnun olan, sistemin selameti için çalışan insanların mistik yolculukla hiç bir bağı yoktur.

Spiritüelizmi “sector” olarak seçmiştir o. o yüzden sevmez bizi. Sektörüne dönük bir tehdit olarak görür. Levh-I Mahfuz için ık mık ettiğinde, zannedersin ki uhrevi çekinceleri var. Gerçekte gümrük birliğinden şikayet eden küçük esnaftan farksızdır.

Standartların yükselmesidir onu rahatsız eden.

“tüketicinin” haddinden fazla bilinçlenmesidir.

Insanların karmaydı,auraydı, enerjiydi, böyle mistik kelimelerle süslenmiş konuşmalarla tavlanamadığı bir faza geçilmiş olmasıdır sorun. Zehir gibi, zangır zangır çalışan beyinlerin dört bir yanı sarmasıdır.

O gün kıyametin koptuğu gündür.

O GÜN ÖĞRENCİNİN,

HOCADAN DAHA FAZLA BİLİYOR OLDUĞU GÜNDÜR.”

buRAK özDEMİR

 ( Kur’antum Kur’an-I Devrim 284.s )

Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederiz.

Sevdiklerinizle sağlıklı ve uzun yaşayın.

 

www.izmirliahmetkaya.com

www.tanrinindogumgunu.com

http://www.dogumgunu.com.tr/store/levh-i-mahfuz.html

http://www.dogumgunu.com.tr/store/

 

Bir cevap yazın