İNSANLARI SÖZLERLE İNCİTMENİN NASIL SAYISIZ ŞEKLİ VARSA KANSERİN DE BÖYLE PEK ÇOK ŞEKLİ VARDIR.

 

İNSANLARI SÖZLERLE İNCİTMENİN NASIL SAYISIZ ŞEKLİ VARSA

KANSERİN DE BÖYLE PEK ÇOK ŞEKLİ VARDIR.

 

“Tıpkı kıyıyı döven dalgalar gibi, düşüncelerimiz de bedenimiz üzerinde çok tesirlidir. Dalgalar her bir kum tanesine temas ederek yerinden oynattığı gibi, düşüncelerimiz de birer burgu gibi hücrelerimizin etrafını sararak ve onların içine girerek, taşıdıkları enerjiyi hücrelere yüklerler.  

Düşüncelerimiz fiziksel gerçekliğe yanıt olarak ortaya çıkıyormuş gibi görünseler de HAKİKAT yaşanılan gerçekleri düşüncelerimizin yarattığıdır. İnsan formu dahilindeyken, her bir hücre zihinden gelen seslere yanıt veren bireysel birer BİLİNÇTİR. Bu sesler kayalık bir vadideki haykırışlar gibi bedenlerimiz içinde yankılanır, hücreler ise onları önemser ve dikkatle dinler.

 

Hayatlarımızı planlarken, düşüncelerimizin ikamet edeceğimiz beden üzerindeki tesirinin farkındayızdır. Önceden planlanmış zorlu deneyimlere verdiğimiz reaksiyonların hastalık yaratan düşünce formlarına dönüşebileceğini de biliriz. Bu nedenden dolayı hayat planlarımızı yaparken muazzam bir cesaret gösteririz. Bir insanın bir diğerini mahcup edebileceği pek çok kırıcı söz ve davranış şekli vardır. Aile bireylerinden işitebileceğimiz ağır sözler, şiddet dolu kırıcı ve ezici davranışları duymanın çok ızdırap verici olacağını, doğum öncesi planlamalardan dolayı zaten biliyoruzdur. Ayrıca bunlara vereceğimiz karşılıkların da çeşitli KANSER rahatsızlıklarına yol açacağının da farkındayızdır. Ruhsal bedenlerimizin cesareti ve kendini iyileştirme arzusu o kadar muazzamdır ki, bu hayat planını tüm zorluklara rağmen değil, bilakis o zorluklar için seçmiştir.

 

İNSANLARI SÖZLERLE İNCİTMENİN NASIL SAYISIZ ŞEKLİ VARSA

KANSERİN DE BÖYLE PEK ÇOK ŞEKLİ VARDIR.

Kanser, bir başarısızlık ya da bir ceza değildir.

Kişilik açısından bakıldığında IZDIRAP ÇEKMEK çok kötüdür ve çabucak öğrenmek yavaş öğrenmekten çok daha iyidir. Ruhsal açıdan ise, yaşanan deneyimlerde herhangi bir KÖTÜLÜK yoktur ve ÖZ-SEVGİ gibi şeyleri öğrenmenin ne kadar zaman alacağı hiç önemli değildir. RUH her zaman kendi SONSUZ DOĞASININ farkındadır ve faaliyetlerini doğrusal zamanın olmadığı boyutlar dahilinde idare etmektedir.

DOLAYISIYLA RUHUN İHTİYACI OLAN ŞEY TEKAMÜLDÜR.

BUNUN NE KADAR ZAMAN ALACAĞI ÖNEMLİ DEĞİLDİR.

 

Dünyada gördüğümüz ikilik hali, yani DOĞRU-YANLIŞ, İYİ-KÖTÜ vb. ruhun nötr hali ile belirgin bir tezat oluşturmaktadır. Kişilik, hayat nehri üzerinde akan her şeyi YARGILAMA eğilimindeyken, ruh sessizce nehir kenarında oturup dikkatle etrafı seyretmekte ve ÖNYARGISIZ, NÖTR BİR ŞEFKATLE YARGILAMADAN hayatı gözlemlemektedir. Derin bi içsel huzur hali bu nötraliteyi hatırladığımız zaman ortaya çıkmaktadır.

Sizlere her vesileyle önerdiğimiz

LEVH-İ MAHFUZ kitabının amacı da,

sizlere kişilik bilincinden RUH BİLİNCİNE yönelik

bir açılıma yardımcı olmasıdır.

Böyle bir açılım ise, hayatın getirdiği acı verici durumlara karşı koruyucu bir objektiflik, bir nevi tarafsızlık sağlamaktır. Bu tarafsızlık hali söz konusu hadiseleri ortadan kaldırmaz, bununla beraber yol açtıkları ızdırabı azaltabilir.

BİREY AÇISINDAN YARGI VE ELEŞTİRİ

IZDIRABIN BİR SONUCUDUR.

RUH AÇISINDAN İSE IZDIRAP

YARGILAYICI VE ELEŞTİREL YAKLAŞIMIN BİR SONUCUDUR.

Uyanıp da asla zarar görmeyen

ÖLÜMSÜZ RUHLAR olduğumuzu hatıladığımız zaman,

hayatın zorlu deneyimlerine yönelik

YARGILARIMIZ da son bulmuş olur.

Tüm bu hüküm ve yargıların yerine,

ızdırab azaltan ve MUTLULUĞU mıknatıs gibi çeken

bir tarafsızlığı kucaklarız.

 

Benlik algımızı kişilikten RUHA doğru genişlettiğimizde, kendimizi daha gerçekçi bir BENLİK-ANLAYIŞI ile kabul ve takdir ederiz. Aynı zamanda dikkatimizi de zorlu deneyimlerin yol açtığı ızdıraplardan uzaklaştırarak onların getirmiş olduğu BİLGELİK ve TEKAMÜLE yöneltmiş oluruz.

Bize anlamsız ve saçma gelen durumlardaki AMACI görürüz.

Ceza olarak algıladığımız şeylerin ARMAĞAN olduğunu fark ederiz.

Yük olarak gördüğümüz şeylerin FIRSAT olduğunu idrak ederiz.

Bir daha asla hayat kurbanı olduğumuz hissine kapılmaz,

Bilakis hayatın getirdiği tüm kutsamaların ve nimetlerin alıcısı haline geliriz.

Ruhsal açıdan bakarsak KANSER durumu da hastalık değil, bir ŞİFADIR. İsterseniz, UTANÇ ve KENDİNDEN NEFRET hislerinizi serbest bırakıp KENDİNİZİ SEVMEYİ seçerek, kendinizi yargılayan düşünceleriniz yerine de ÖZ SEVGİ anlayışını koyarak yeryüzündeki tüm insanlık için ruhsallaşmayı daha kolay bir hale getirebilirsiniz. Bu, kendi yakın çevrenizden çok daha uzaklara ulaşan bir SEVGİ VİBRASYONU yarattığınız anlamına gelir. Kelebek kanadındaki küçük bir titreşimin yerkürenin öbür ucunda fırtınalar yaratabileceğini duymuşsunuzdur. Kişisel bakış açısından ruhun perspektifine geçiş yaparak, doğmadan önce bildiğimiz bir gerçeği hatırlamış oluruz. LEVH-İ MAHFUZ’un size kazandıracakları tbiki bununla sınırlı değildir. Hareketlerimiz, söylediklerimiz ve düşüncelerimiz tüm dünyayı etkilemektedir. Dünyaya gelmeden önce planlamış olduğumuz zorlu deneyimlerin üstesinden gelerek ŞİFALANDIRAN BİR REZONANS yaratmış oluruz.

 

Hayatlarımızı planlarken çok sevdiğimiz ve bizi çok seven ruhlarla birlikte çalışmayı seçeriz. Dolayısıyla bize en çok acı çektirenler, ruhsal alemdeyken en büyük SEVGİ, ŞEFKAT, MERHAMET VE AŞK alış verişinde olduğumuz varlıklardır her seferinde.

BİZİ EN ÇOK ZORLAYANLARA, DOLAYISIYLA

GELİŞİMİMİZE EN FAZLA KATKIDA  BULUNMUŞ OLANLARA

ŞÜKRAN DUYMAK, BEDENLERİMİZ İÇİNDEYKEN DE

BENİMSEYEBİLECEĞİMİZ RUH MERTEBESİNDE BİR YAKLAŞIMDIR.

BU SEÇİMİ YAPTIĞIMIZDA

SUÇLAMA KONUSUNU HAYATIMIZDAN ÇIKARMIŞ OLURUZ.

SUÇLAMA OLMADIĞINDA BAĞIŞLAYICILIK MÜMKÜN HALE GELİR,

BAĞIŞLAYICILIĞIN BERABERİNDE İSE İYİLEŞME TEZAHÜR EDER.

Diğerlerine hizmet etmek için kendi TEKAMÜLÜNÜ askıya almak ruhlar arasında sık rastlanan bir durumdur. Kşik seviyesinden bakıldığında, bize kötü muamele edenlerin aslında bir nevi hizmet içinde olduklarını tasavvur etmek oldukça zordur. Bu sözde kötü muamelenin onlar açısından büyük bir fedakarlık olduğunu görmek ise daha da zordur. Doğumdan önceki dönemde son derece aşina olduğumuz bu konular ENKARNE olduğumuzda unutulur. BUNLARI YENİDEN HATIRLAMAK İNSANIN KENDİNİ BİLMESİ DEMEKTİR. Böylesi derin bir İDRAK hali ise fiziksel enkarnasyon haricindeki yollarla mümkün olmamaktadır.

 

Hayatta önemsiz gibi görünen şeyler aslında hiç de öyle değildir. Her tür hastalık aslında ŞİFADIR. Hayatlarımızı planlama ve arayışında olduğumuz TEKAMÜL DENEYİMLERİNİ yaratma gücümüz muazzamdır. Bu gücün menzili fiziksel hastalıklar yaratabilecek kadar geniştir. Ruh olarak BİZLER bu gerçeğin farkındayızdır. İnsan formunda ise bunu BİLİNÇLİ OLARAK unuturuz, ta ki hastalıklar veya başka zorlu deneyimler bizleri hatırlamaya sevk edene kadar. Dahilinde kendimizi güçsüz kuvvetsizmiş gibi hissedeceğimiz, bununla beraber kendimizi yeniden keşfetmek ve gücümüzü geri istemek için harikulade fırsatlar sunan bir dünyayı da sadece EN KUDRETLİ YARATICILARIN meydana getirebileceğini işte o zaman hatırlarız.

 www.izmirliahmetkaya.com

 

www.tanrinindogumgunu.com

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın