Levh-i Mahfuz Lord of Islam’da buluşuyoruz

bendi

.

Levh-i Mahfuz Lord of Islam’da buluşuyoruz

“Dünyanın en ‘mantıksız’ ayeti…

Dünyanın en ‘mantıksız’ ayeti şu olabilir:

“2. Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”

Kur-an’ı Kerim Yusuf Suresi

Hem de ne ‘mantıksızlık’…

Kur-an’ın bugün Arapça’da kilitli kalması,

onun bir şiir gibi dinlenmesine yol açmıyor mu zaten?

Kur-an Türkçe olunca akıl erdiremiyor muyuz?

İngilizce indirilseydi, kafamızı çalıştıran bir kitap olamaz mıydı?

En ‘mantıksız’ Kur-an ayeti bir de aklını kullanmaktan bahsetmiyor mu,

olay daha da renkli hale geliyor

Kur-an’ın ne dediğini gözü kapalı bilen,

Dine dair yeni bir şey anlatacak olduğunuzda

sırtını dönen, eveleyen geveleyen,

eş, dost, tanış, hısım, akraba kim varsa

benim yerime şu ayeti bir sorar mısınız?

Bu ne ‘saçmalıktır’?

Onların Ku-ran dedikleri şey işte böyle ‘mantıksızlıklarla’ dolu.

Bu eş dost, tanış, hısım, akrabaya konunun önemini mutlaka arz edin.

Ona göre dinden çıkacam da?

İşlerini kolaylaştırmak için hemen başvuracakları

farklı Kur-an mealleri yapıştırılıyor şimdi buraya.

Gerçekten de çok farklılar:

Diyanet: Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

Ö.N. Bilmen: Şüphe yok ki, Biz onu bir Arapça Kur’an olarak indirdik. Umulur ki, siz güzelce anlarsınız.

  1. Yıldırım: Akıl yoluyla rahat anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.

A.F. Yavuz: Biz, bu kitabı anlayasınız diye, Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.

H.B. Çantay: Hakıykat biz onu, (manâsına) akıl erdiresiniz diye, Arabca bir Kur’an olarak indirdik.

  1. Esed: Biz onu Arapça bir metin olarak indirdik ki, aklınızı kullanarak belki onu kavrayıp özümlersiniz.
  2. Bulaç: Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

Diyanet Vakfı: Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

Hamdi Elmalılı: Biz onu akıl erdirebilesiniz diye, bir Kur’an olmak üzere Arapça olarak indirdik.

  1. Kuran: Biz o kitabı Arapça bir Kur’an olarak indirdik ki anlayabilesiniz.
  2. Gölpınarlı: Onu, akıl edesiniz diye Arapça olarak Kur’ân’da indirdik.
  3. Ateş: Biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik ki anlayasınız.
  4. Yıldırım: Düşünüp mânasını anlamanız için Biz, onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.
  5. Uğur: Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.
  6. Onan: Gerçekten biz onu Arapça bir Kuran olarak indirdik ki akledesiniz.

Ş. Piriş: Biz, onu anlayasınız diye Arapça Kur’an olarak indirdik.

Geleneksel dindarları yalnız zannetmeyin.

Aşağıda reformist / muhalif / farklı baktığını söyleyen kimselerin çevirileri de var.

Bu isimler, konuşmalarında anadilde ibadeti, anadilde Kur-an’ı savunan

fakat çaresizce, söylemlerinin tam tersi anlama gelen ayet çevirileri yapmaktan

başka bir yol bulamayan isimler.

Yaşar Nuri Öztürk – Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

Mustafa İslamoğlu – Biz onu Arapça bir hitab olarak indirdik: belki bu sayede, kafanızı kullanırsınız.

Harun Yahya – Gerçekten Biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

Edip Yüksel – Onu Arapça bir Kur-an olarak indirdik ki anlayasınız.

Ahmed Hulusi – Kesinlikle biz (El Esmâ ül Hüsnâ’nın işaret ettiği insanın hakikatindeki mertebeden – İlim mertebesinden bilincine) Arapça Kur’ân (OKUnası, kavranılası metin) olarak inzâl ettik Onu, aklınızla değerlendiresiniz diye.

Son sıradaki Ahmet Bey 6 kelimeli ayeti, 27 kelimeyle tercüme etmiş. Parantezlerin içini allamış pullamış gene de sonuç değişmemiş. Aklınızla değerlendiresiniz diye Arapça indirdik!

Gelenekselci de Reformcu da bir ayetten aynı şeyi anlıyor.

O zaman bu neyin kavgası?

Bugüne kadar anadilde Kur-an okumanın

ne kadar faziletli olduğunu anlatan

ne çok reformist konuşma dinlediğinizi bir hatırlayın.

Mantıken elbette doğru.

Fakat değiştirmeye çalıştığın şeyin adı Din.

Matematik klubünde değilsin.

Bu dinin kesin dilli bir kitabı var.

Bu ayet, burada bir mermer gibi dururken

anadilde Kur-an’ı neye göre söyleyebiliyorsun?

Ben bunu mantıken söylüyorum desen başımla beraber.

Ama Arapça orjinalden ayetlerle serpiştirdiğin konuşmanda,

yazında yapıyorsun bunu.

Kur-an’ın orijinali Almanca olsa akıl erdiremeyecek miyiz?

‘Mantıksız’ bir önerme ama Kuran ‘böyle’ söylüyor.

Kuran’da bir mantıksızlık var ve düzeltme yetkisi sana mı verildi?

Bunu da söyleyemiyorsun.

Ben söylüyorum.

“İnsanların Kuran dedikleri kitap mantık hataları silsilesinden ibaret. Ve düzeltme yetkisi de buRAK özDEMİR isimli küpeli gençten bir  yazara verilmiş.”

Müslüman dindarlar ikna olmuyorlar önceden gelen ‘din aslında öyle değil böyle’lere.

Çünkü Kur-an’a dönelim dediğinde Kur-an sana dönmüyor.

Arapça diyerek taak diye kapıyor kapıyı.

Levh-i Mahfuz’dan sonra

herkes herşeyi başka bir bakışla değerlendirecek.

Daha üst bir vizyon geldiğinde onun kişisine değil vizyonuna tabi olacaksın.

Muhalefet etmeye alışmak kötüdür.

Bir gün Hakikate muhalefet ederken bulur insan kendini.

Bu dinde 1400 yılda bir tek reform bile bu yüzde gerçekleşmedi.

Mantıkla konuşulduğunda Kur-an’la ters düşüldüğü için.

Dinde bir yenileşmenin gerçekleşmemiş olmasının temel sebebi

DİN ADINA GERÇEK ANLAMDA

YENİ BİRŞEY SÖYLENEMEMİŞ OLMASIDIR.

İstediğin kadar muhalif dur,

istediğin kadar çocukların Arapça Kur-an kurslarına kapatılmasına isyan et.

Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

O çember sakallı adam,

bu mermer gibi sabit duran ayet ne diyorsa onu yapıyor.

Sende de o mermeri yerinden kıpırdatacak güç ve fikir yok.

O zaman muhalif dindar olmakla

ona değil aslında Tanrı’ya kızıyorsun sen gizliden gizliden.

Bu güç ve fikire sahip olmadığını kabul edecek kıvamda da değilsin.

Görüşlerini Kuran’a değil, Kuran’ı görüşlerine uyduran

bir insan oluveriyorsun sen de.

Geleneksel dindar dostlara dönük yukarıdaki şu satıra geri dönersek:

‘Ona göre dinden çıkacam da?’ …

Onlara göre,

bu mantısızlığı gördüğü halde,

yıkık bir yapının üzerinde oturmaya devam edenlerin

dininden çıkıyor olmanın hiçbir mahsuru yok.

Mahsur, Tanrı’nın sözünün doğrusundan çıkmakta.

Şu söz ağzımdan hiç düşmedi.

Tanrım bana ilham vermeseydi ben de bu ayeti böyle yorumlardım.

Yalnız şu da var ki, Tanrımın bana ilham vermediği,

farklı birşey söyleyemediğim hiçbiri işi yapmadım.

İşin bir de bu boyutu var.

İnsan kibir perdesini üzerinden kaldırabilirse,

kendini sadece fikirleri ve üretimleri üzerinden görebilir.

Ve ürettikleriyle, dışavurduklarıyla ilgil objektif bir muhasebe yürütebilir.

Vasat fikir vasat fikirdir.

Hazreti Sen gibi ‘muhteşem’, ‘süper’, ‘olağanüstü’ insandan

çıkıyor olması birşeyi değiştirmez.

Bu ve bunun gibi 1000 ayetin gerçekte ne dediğini merak edenlerle

Levh-i Mahfuz Lord of Islam’da buluşuyoruz  🏻

Din aslında ne kadar muhteşem birşey,

gözlerinize ve kulaklarınıza inanamayacaksınız.

12.2’ye gelince.

Dudağınızda uçuk çıkaracak mükemmellikte

bir güzellik var bu ayette.

Ve daha nicelerinde.

Sevgiyle”

buRAK özDEMİR

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

.

Bir cevap yazın