Yakınlık bağı, insanlığın başındaki en büyük belalardan biri.

 

“İnsan, bulunduğu çevreyi kolay değiştiremiyor.

Genelde aynı insanlarla çevriliyiz.

Kur’anı Devrim Levh-i Mahfuz’dan sonra birilerine bu yeni dünya bakışını anlatma hevesi, hep aynı kişilere mesai harcamaya dönüşüyor ister istemez.

Bazı insanlar kitabı hiç okumadıkları halde

onlara kitabın satırlarını fısıldayan GÜZEL RUHLAR eliyle yükseliyorlar.

Fakat bazıları ise, bitmek bilmez karşıtlıkların içindeler. Sürekli ilgi görmek, sarhoşluk meydana getirebiliyor.  Ve sonrasında da gelsin şımarı gösterileri.

İnsanoğlu SEVGİ ve MERHAMETİ haketmeli. Haketmeyen ruhların, sevgi ve merhamete verdiği karşılık yazık ki DÜŞMANLIK’tan başkası değil.

Küçük bir test yapalım…

Bugün eline 1 milyon lira geçse ne yaparsın?

“Şunu alırım, bunu alırım…”  al tabi. Allah daha da fazlasını versin.

Amma velakin. Bir yerden sonra, bu ödülü yakınındaki biriyle paylaşma dürtüsü içini kapalayacaktır emin ol.  İşte buna itirazım var sayın hakim.

Sadece sana yakın diye, senin akraban diye, senin çevrende diye

birilerine İYİLİK yapmak doğru birşey mi?

O iyiliği en çok hakedecek kişileri, kendimize uzak olsalar bile,

bulmak daha doğru değil mi?

Yakınındakilere yemek ver, çiçek ver. Ama Amerika’da birilerini okutacak bir bütçen varsa onu, falan akrabanın çocuğuna akıtma. Koyunlarını otlatan, gece kalan vaktinde fırsat bulabildiği ders çalışmalarıyla sınıf birincisi olan o çocuğu bul ve onu gönder Amerika’ya üniversiteye.

Yakınımızdaki insanlar, insanlığın arasına karışmaktan bizi meneden kelepçeler olabilir.

İnsanların dünya görüşüne katkı vermek konusunda da aynı yerdeyim.

O bu kadar direnç içindeyse, bu israr niye?

Ya da bir anne. Çocuğu artık büyümüş, annesinden ilgi görmek istemiyor.

Tepkili. Annesini sevmiyor olduğunu hissettiğimiz türden birisi o.

Bu annenin bu israrı niyedir?

Annelik enerjini, annelik enerjisine bu kadar muhtaç çocuk varken, bu isteksize akıtmak niyedir?

Yakınlık bağı, insanlığın başındaki en büyük belalardan biri.

Irkçılığın DNAsında da bu bağ var. islam cemaatçiliğinin merkezinde bu ‘yakın olanlarla’ kenetlenme dürtüsü var.

Oysa su kitlesinin içinde irili-ufaklı su öbeklerine yer yoktur. Su, toplam ve tek bir kütledir. Hepimiz suysak bunun tadına varmalıyız. SINIRLANMAYA izin vermeden. Eğer varsa, H2O’ların hepsinin arasında akrabalık bağı vardır. Kur’antum Levh-i Mahfuz cildinde tek bir cemaat tanırız biz:

Dünya cemaati.

Tek bir aile tanırız o da: İNSANLIK AİLESİ”

buRAK özDEMİR

 Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederiz.

Sevdiklerinizle sağlıklı ve uzun yaşayın.

 

www.izmirliahmetkaya.com

www.tanrinindogumgunu.com

http://www.dogumgunu.com.tr/store/levh-i-mahfuz.html

http://www.dogumgunu.com.tr/store/

Levh-i mahfuz – tdg – kdk

Bir cevap yazın