DAHA SAĞLIKLI BESLEN VE BİRAZ SPOR YAP

şifacı

BİRİSİNİN NE ZAMAN YALAN SÖYLEDİĞİNİ ANLAYABİLİRİZ

BİR HAP AL OLSUN BİTSİN – ŞİFACILIK?

Çağdaş tıp, daha çok becerilerde uzmanlaşmaya ve tedavide gruplara ayrılmaya yöneliktir. Herhangi bir hastanede yakın bir geçmişte deneyimi olan birisi, bu, insane kendini çaresiz hissettiren gerçeğin farkındadır zaten. Her bir bölüm kendi kan,idrar, vb örneklerini ister; başka bir bölüme, yarım saatten bile az bir zaman once kan, idrar örneği vermiş olsanız bile.

Belirli semptomları tedavi etmekte tıp teknikleri muhteşem olabilir; ama bir bütün olarak bir insanın sağlığını korumak için gereken şifa verme sanatı nerede peki?

Evet, çağdaş tıpla mucizeler yaratabiliriz; ama genellikle insanı insanlığından çıkaran bir şekilde, neredeyse hastalığın kendisi kadar kötü olan yan etkilerle birlikte.

Eninde sonunda izlemek zorunda olduğumuz yol – beden ve zihin olarak – tüm sistemi tedavi etmektir.

Bu, yeni bilimsel tekniklerle, eski şifa verme sanatlarını birleştirme durumu, aslında ancak şu anda gerçekleşebiliyor. Çünkü tıp toplumu, daha önceden tenezzül etmeyerek, sadece hurafe olduğu gerekçesiyle gözardı ettiği bir çok doğal halk ilacını, pek gönüllü olmasa da, artık onaylıyor ve Kabul ediyor.

Bedenlerimizle ve kendimizle ilişki kurmak bağlamında son zamanlarda moda olan akım, “bilimin”, sağlığı korumak için gerekli olan tüm çareleri sunabileceği ve bu süreç içinde bizim sadece pasif kalmamızın, katılımcı olmamamızın bile yeterli olacağı inancından ne kadar uzaklaşmış olduğumuzu gösteriyor.

Hatta, “BİR HAP AL, OLSUN BİTSİN” in yerini, “DAHA SAĞLIKLI BESLEN VE BİRAZ SPOR YAP” alıyor. Yaşamlarımızın kontrolünü geri almak istemek gibi genel bir duygu var genelde. Bu kontrolü, zamanında, nasıl ve neden kaybetmiş olduğumuzu bilmesek bile.

Kendi sağlığımız için sorumluluğu elimize almak gerçekten çok önemli. Ciddi önemli travmalar yaşadığımızda, bizi beladan kurtarması için çağdaş tıbbın mucizelerine güvenmek zorunda olmamıza karşın, doğru bir şekilde kendi kendimize yardım edebilmek, pekala ilk baştan böyle bir ihtiyacı ortadan kaldırabilir. Örneğin bir kroner bypass olma zamanı geldiğinde, elbette cerraha ihtiyacımız olacak; ama herhalde, bypassa baştan gerek duymamak çok daha iyi.

Uygun egzersiz ve diyetin, sağlığı korumakta yaşamsal rolleri var; ama, peki ya uygun tutumun önemi? Bir egzersiz ve diyet programını harfi harfine uyguluyor olsak ve bütün gerekli vitaminleri alıyor olsak bile, STRES bizi yine de öldürebilir.

Bir kez daha tekrarlayalım;

ZİHİN ve BEDEN BİR EKİP, doğaları itibarıyla tamamen birbirlerine bağlı ve etkileşim içindedirler, birbirinden bağımsız işleyen, ayrı ayrı sistemlerin bir tür alaşımı, karışımı değiller.

Kendimizi nasıl hissettiğimiz, genellikle herhangi bir fiziksel koşuldan çok, kendimizle ilgili olumlu veya olumsuz tutumumuzdan etkilenir. Ve kendimizi nasıl hissettiğimiz, genellikle AURALARIMIZDAN teşhis edilebilir.

Belki uzun yıllar alacak; ama AURA GÖRMENİN, geçmişte olduğu gibi, yaygın uygulanan ve kabullenilen bir şey olacağı bir zaman gelebilir.

Biz insanlar, AURASI aniden koyu bir yeşil tona dönüştüğü için, birisinin ne zaman yalan söylediğini anlayabilecek noktaya gelene kadar, bu yeteneklerimizi yeniden geliştirebilirsek, harika olmaz mıydı?

Ya da AURASI grileştiği için, sevdiğimiz birisinin hastalanmak üzere olduğunu bilebilmemiz fena mı olurdu?

Belki de henüz hastalık kendisini bedende gösterme fırsatı bulamadan, bu süptil elektriksel değişiklikleri görmeye alıştığımız zaman, hastalıkların daha baştan bugünkünden daha az yaygın olacak.

Sevginin, hakim olan pozitif enerji veren şey olmasıyla, insanın kendisine ve başkalarına ŞİFA vermesi olağan şey olacak.

Şimdiki gibi, biyoenerji aktarımı uygulamasıyla yapılan, ender görülen bir istisna değil.

Bizler LEVH-İ MAHFUZ yüzyılındayız.

Tarihin, herşeyin kolayca olmasını istediğimiz bir noktasındayız. Kolaylığa çok değer veriyoruz. Her şeyi iyileştirip düzeltecek bir HAP istiyoruz. Yaşamımızın ve çocuklarımızın yaşamının acısız geçmesini istiyoruz. Peki, yeni bir diyeti, yeni bir ilacı ya da yeni bir dini denerken gerçekte ne arıyoruz? İşler istediğimiz gibi kolayca ve mükemmel gitmeyince cesaretimizi kaybediyoruz.

(Mark Smith’e sohbeti için teşekkür ederiz.)

HAYATINIZIN HERHANGİ BİR ALANINDA İYİLEŞME İSTİYORSANIZ VE BU ÇALIŞMAYA İSTEKLİYSENİZ, SİZ DE MUCİZELERLE KARŞILAŞACAKSINIZ.

Bizler LEVH-İ MAHFUZ yüzyılında

sizlere bu farkındalılığı yaşatmak için ;

SİZİ ÖZÜNÜZLE tanıştırmak için;

REİKİ uyumlamalarıyla buradayız.

Ahmet Kaya

REİKİMASTER/TEACHER

www.izmirliahmetkaya.com

www.tanrinindogumgunu.com

0555 310 00 70

http://www.dogumgunu.com.tr/store/levh-i-mahfuz.html

http://www.dogumgunu.com.tr/store/

siparisim@dogumgunu.com.tr

mektup@dogumgunu.com.tr

 

 

 

 

Levh-i mahfuz – tdg – kdk

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın