KENDİNİ SUÇLAMAK ASLINDA KENDİNE ACIMAKTIR

 

KENDİNİ SUÇLAMAK ASLINDA KENDİNE ACIMAKTIR

 

Ana baba, engelli bir çocuk sahibi olduğunda genellikle kendilerini KUSURLU hissederler, kendilerini veya genlerini suçlarlar. Bu durumdaki insanlara söyleyeceklerimiz var.

Sakatlıklar ve engeller ruhsal bedenleriniz tarafından tercih edilirler; çünkü bu çeşit durumlar onlara başka türlü sahip olamayacakları imkanları sunar. Bazen de bu durum ruhsal bedene daha önceki yaşamlarında da üzerinde çalışmış olduğu aynı dersi öğrenmek için farklı bir yol sunar. Genellikle ŞEVGİ, ŞEFKAT, MERHAMET ve AŞK göstermek, bakıcı konumundaki kişi için zorlayıcı bir durumdur.

Ruhsal bedenler kendilerini diğer ruhların da dünyaya gelebileceği bir vasıta haline getirerek onları ONURLANDIRMAYI seçerler. Engelli çocuklara değer vermeyi ve bakımlarını üstlenmeyi de kendileri seçerler ve o çocukların hayatın gündelik, sıradan akışına fazla dahil olmadan diledikleri şekilde yaşamalarına imkan tanıyarak seçimlerini hayata geçirirler. Engelli çocuk için emsalsiz bir imkandır bu ve ebeveynler için de sevgilerini göstermek için bir fırsattır.

Tüm bu karşılıklı anlaşmalar, tamamen SEVGİ ifadesidir.

 

Kendini suçlamak aslında kendine acımaktır.

Dikkat verilmesi gereken nokta bu değildir. Dikkat çocuğun üzerinde olmalıdır. Her şeyin bir amacı vardır. Sizin dezavantaj olarak gördüğünüz şey genellikle avantaja dönüşen ZORLAYICI BİR DENEYİMDİR sadece.  Unutmayın. Bu önceden planlanmıştı. Böyle bir bakış açısı sizin olaya yaklaşımınızı değiştirecektir. Ya da böyle bir yaklaşım bakış açınızı değiştirecektir.

Suçluluk hissetmek, kabahat bulmak ve utanç gibi hisler hiçbir amaca hizmet etmez. Bilakis sizlere ket vurur. Bunların yerine, durumu bir fırsat olarak görün. Hem çocuğa hem de kendinize daha yüksek bir perspektiften bakın.

Engelli olan çocuklarımızla, ÖZ-DEĞER ve ÖZ-SAYGI hisleri olmaksızın açık, anlaşılır ve yalın bir şekilde iletişim kurmak mümkün değildir. Ebeveyler kendi aralarında iletişim içindeyken de birbirinin değerini ve duygularını kabul edip saygı gösterdikleri takdirde başkalarıyla olan ilişkileri de çok daha iyi gitmektedir. Çocuklar büyüyüp de kendi öz-değerlerini keşfettikçe, aynı şeyi yapmaları için anne babalarını zorlarlar.

Çocuklarınızla olan iletişiminizde ağzınızdan çıkacak her bir sözcüğe çok dikkat etmeli hatta genel olarak dikkatli davranmanız gerekmektedir, zira bu konuda kendinizi geliştirmeniz için çocuklar size çok yardımcı olurlar. Biraz toparlayalım konuyu; dünyaya engelli bir çocuk getirmenin kabahatle, suçla, cezayla bir ilgisi olmadığını bilmelisiniz. Çocuklar, sahip olacakları engelleri kendilerine sağlayacağı RUHSAL GELİŞİM nedeniyle doğmadan önce seçerler. Aynı şekilde onlara ebeveyn olmayı planlayan ruhlar da bu deneyimi kendi gelişimleri için seçerler.

KORKULAR ebedi birer ruh olduğumuz gerçeğinin önüne perde çekerler. Eğer bu korkuları geçiştirir ve onlardan kaçınırsak, PERDE DAHA DA KALINLAŞIR. Eğer kabul eder ve onlarla yüzleşirsek, korkuların ortadan kalkması için fırsatlar planlamış olan o CESUR RUHU ortaya çıkaracak şekilde perdeyi açmış oluruz.

ENGELLİ OLSUN VEYA OLMASIN,

ÇOCUKLAR ANNE VE BABALARININ ÖĞRETMENLERİDİR.

Anne babalar çocuklarının sayesinde çok daha sabırlı bir yapı kazanmaktadırlar. Kendi değerlerinin idrakına varırlar ve düzenli bir hayat sürme kabiliyetini attırırlar. Dengelerini korumak ve ayaklarını yere sağlam basmak konusundaki becerileri de bu sebeple ayrıca gelişir. Direkt olarak öğrettikleri pek çok şeyin yanı sıra çocuklar anne ve babalarının pek çok başka insanla tanışmasına vesile olarak da bu gelişime katkıda bulunurlar. Bu durum da planların bir parçasıdır. Hayatlarımızı planlarken birlikte çalışmak istediğimiz ruhları hayatımıza dahil edecek koşullar yaratırız.

 

Ruhlarımız gelecek için zemin hazırlayan arzular yaratarak, içimizde çeşitli meraklar uyandırıp, bizi farklı ilgi alanlarına yönelterek bizimle salt SEVGİYE dayanan daimi bir iletişim halindedirler. Eğer dikkatle dinlersek ruhlarımızın önceden planlamış olduğumuz deneyimleri bize fısıldadıklarını işitebiliriz.

BU SENORYALAR DA KÖTÜ ADAMLAR

YA DA ZAVALLI İNSANLAR YOKTUR;

SEVG, ŞEFKAT, MERHAMET VE AŞK İLE HAREKET EDEN,

SEVGİDEN YOLA ÇIKAN

BİLGE RUHLAR VARDIR SADECE.

 

SEVGİ, VERİLDİKÇE KENDİSİNİ ÇOĞALTIR.

Ruhlar da SEVGİ oldukları için sevdikçe büyüyüp gelişirler. Engelli çocuklara anne baba olmak gibi adeta meydan okuyan bir hayat deneyimi sevgi için fırsattır. Bugün milyonlarca engelli çocuk ve onların anne babaları rekabet ve mülkiyet dünyasının uzağında şan, şöhret, ödül beklentisi ya da arayışı içinde olmadan; CESARETLERİNİN, ASALET ve MERHAMETLERİNİN her gün sınanıp her gün yeniden onay gördüğü bir hayat sürmektedirler.

Bunlar sessiz bir ihtişamın hayatlarıdır.

 

www.izmirliahmetkaya.com

 www.tanrinindogumgunu.com

 

 

Bir cevap yazın