SADECE KENDİMİZ KENDİMİZİ YARGILARIZ

  

SADECE KENDİMİZ KENDİMİZİ YARGILARIZ

  

Kişinin içsel deneyimleri dış dünyadakilere nazaran çok daha gerçekçidir. Mesela, sağırlık bazı insanların kendi hedeflerine odaklanmalarını kolaylaştırır. Sağırlık bir engel değildir. Bir fırsattır. Kişisel ve ruhsal gelişim için gerekli olduğu üzere, dikkatin ince bir şekilde içe yönelmesini ve odaklanmayı sağlar. Sağır olmak kimsenin suçu değildir. O bir tercihtir. Diğer tüm seçimler gibi, hayatın amacına uygun bir şekilde deneyimlenmesi için kişiye imkan tanır. Ve kimi zaman daha önce ruh tarafından yapılmış bazı şeylerin dengelenmesine de ihtiyaç vardır. Başkalarının kulaklarını, kollarını, bacaklarını kesmiş olan ruhlar vardır. Bunlar sağırlığı veya herhangi bir uzvun kaybını ya da biçimsel bozuklukların yol açtığı sakatlıkları deneyimlemek üzere enkarne olarak kendilerini cezalandırmaya ihtiyaç duyarlar.

Diğer zamanlarda ruhun ihtiyacı İÇSEL AHENGİ deneyimlemektir.

Ruh, hassas ve duyarlı olduğu zaman dış etmenler, sesler ve enerjiler içsel ahengin yakalanmasına engel teşkil edebilirler. Korkuyu bertaraf etmek, sizlerin insan olarak en çok zorlandığınız konudur.

 

Şefkat, empati, kendinize ve başkalarına duyduğunuz koşulsuz sevgi; bu kavramlar ruhsal boyutta üzerinde en fazla durulan hayat dersleridir. Ebedi ruhlar olarak bizler kendimizi ŞEFKAT, MERHAMET, AŞK ve SEVGİ olarak bilmenin arayışı içindeyizdir. Asıl itibariyle ŞEFKAT, MERHAMET, AŞK ve SEVGİ’yi, verilen ve alınan bir armağan olarak hissetmekten ibaret olan bu KENDİNİ BİLME HALİ, fiziksel plandaki her ifadesiyle daha da köklü bir hal alır.

 

Bizler ruhsal boyutta birbirimizi asla yargılamayız. Ruhsal alemdeki tek yargılayıcı yaklaşım, hayatların gözden geçirildiği seanslarda ortaya çıkabilen ÖZ-YARGILAR’dır. KENDİMİZİ YARGILARIZ ve bunu yapan tek kişi BİZ oluruz. Ruhsal rehberimiz de yanımızdadır ve hayatlarımızın değerlendirilmesini birlikte yaparız, ŞEFKATLE yaklaşabileceğimiz halde bunu hakkıyla yapamadığımız durumları değerlendiririz. Fakat bu değerlendirmeler de YARGILAMADAN ve SEVGİ ile yapılır.

YARGILAYICI OLMAKTAN KURTULMAK VE AYIRIM GÖZETMEKSİZİN ŞEFKATLE, MERHAMETLE, AŞKLA SEVMEK GERÇEKTE KİM OLDUĞUMUZU HATIRLAMAK DEMEKTİR.

 

Hayat planlarımızı birlikte yaptığımız ruhları severiz. Bu ruhlar dünyevi VAROLUŞUMUZ sırasında bize sorun çıkaran, stres ve sıkıntı yaratan kişiler haline gelebilirler ve hatta DÜŞMANIMIZ dahi olabilirler. Araları bozuk olan eşler, çocuklarına kötü davranan anne ve babalar, ihmal edilen çocuklar, mahkemelik olan iş ortakları ENKARNE OLMAMIŞ HALLERİYLE BİRBİRİNİ SONSUZ AŞK İLE SEVEN DOSTLARDIR ASLINDA. Birbirini derinden sever, gözetir ve önceki hayatların tamamlanmamış derslerinde ustalık kazanmak için daha ziyade birlikte ENKARNE olurlar.

Fiziksel planda hizmet etmek için ruhların mutlaka enkarne olmaları gerekmez. Fiziksel olmayan alemdeki ruhlar SEVGİ göndererek ve İLHAM vererek bizlere olağanüstü ölçüde hizmet ederler. Uykudayken bizimle rüyalarımız vasıtasıyla iletişim kurar onlar ve uyanık zamanlarımızda da hislerimiz vasıtasıyla bizimle birlikte enkarne olsunlar veya olmasınlar, her zaman beraberimizdedirler.

 

SEVGİ, ŞEFKAT, MERHAMET VE AŞKI kabul etmeyi öğrenmek, onları ifade etmeyi öğrenmek kadar önemlidir. Ruhlar kazaları, hastalıkları, fiziksel ve zihinsel engelleri –örneğin kişiyi tekerlekli sandalyeye mahkum eden bir hastalık halini– SEVGİ gösteren bir kimseye yakın olacak koşulları oluşturmak amacıyla planlarlar. Bu ruhlar önceki hayatlarında birbirinden alaka ve itimam görmek konusunda zorluklar yaşamış olabilirler. Dolayısıyla bu dersleri öğrenmelerini gerektirecek yeni hayat planları yaparlar.

 

Ruhlar KORKUNUN üstesinden gelmelerini sağlayacak deneyimleri de seçerler. Hayat planlarımızı yaparken korku gibi negatif hisler de dahil olmak üzere pek çok şeyi iyileştirmenin arayışı içinde oluruz. Günlük hayatımızla o kadar bütünleşmiştir ki çoğu kez onu farketmeyiz bile. Geçmişteki yüzlerce enkarnasyonun beraberinde bu günlere taşınan ŞİFA bulmamış korkular bireysel ve kolektif bilinç dahilinde iyice yer etmişlerdir. Korkuyu şifalandırmak için onu deneyimlememiz gerekir, zira bir enerjiye direnç gösterilmesi onu sadece güçlendirilmiş olur; sonrasında ise onu aşmayı, ondan ileriye gitmeyi seçmemiz icap eder. Hayatın getirdiği ZORLAYICI DENEYİMLER hem bilinçaltındaki hem de bilinç üstündeki bu korkuları şifalandırmamız için bize çeşitli fırsatlar sunar. Korku ve diğer NEGATİF duygular gibi, BATIL İNANIŞLARINDA şifa bulmaları gerekir.

 

Şükran duymanın yani ŞÜKRETMENİN değeri her türlü takdirin ötesinde birşeydir.  Öyleki bu değeri abartmak imkansızdır. Benzer frekansa sahip iki diyapozon olumlu bir tını yayarlar, çünkü ahenk içinde titreşirler. Şükran hisside benzer bir işleyişle, kişinin frekansını TANRISAL ZEKA ile uyumlu bir hale getirerek o mertebeye yükseltir. SEVGİ, ŞEFKAT, MERHAMET, AŞK, MUTLULUK ve BAĞIŞLAYICILIK  aynı şekilde ŞÜKRAN duygusu da son derece yüksek ve hatta kutsal bir vibrasyondur. Şükran duymak ızdırap çektiğimiz için MEMNUN olduğumuz anlamına gelmez. Bizi zorlayan bir hayat deneyiminin takdire değer bir yönünü veya neticesini bulmak anlamına gelir.

Çoğumuz kulaklarımızla işitiriz. Kalbin tamamen kendine özgü bir lisanı vardır. Kalp dilinde ustalaşmak için SAĞIRLIĞI deneyimlememiz gerekir. Çoğumuz dışarıdan gelen sesleri dinler, kim olduğumuzu, ne yapmamız, nasıl olmamız ve ne düşünmemiz gerektiğini söyleyen insanların seslerine kulak veririz. Sağır olmayı deneyimleyerek iç sesimize kısaca ruh bedenimizden gelen sese kulak verebilsek ve onunla iç dünyamızı zenginleştirsek, bu tip yolculuktan daha derin bir KENDİNİ-İDRAK haliyle çıkmış oluruz. SUKUT ORUCU tutuyorsanız eğer, aynı an da bunu da deneyimleyebilirsiniz. Mucizeler yaşanılır, bunu unutmayın.

 

Kainat, en küçük mikroskobik canlıya kadar muazzam bir şekilde düzenlenmiştir ve BİZLER de bir seviyede –bazen bilinçli olarak bazen de bilinçsizce– deneyimlediğimiz her şeyin ortak yaratıcıları oluruz. Bazı kazaları senorya gibi dünyaya gelmeden önce planlarız, bazılarını ise enkarne olduktan sonra hep beraber yaratırız;

Dolayısıyla bunların hiçbiri RASTLANTISAL OLAYLAR değildir.

 

www.izmirliahmetkaya.com

www.tanrinindogumgunu.com

 

 

Bir cevap yazın