YAS TUT, AĞLA, ŞİFA BUL

 

 

YAS TUT – AĞLA – ŞİFA BUL

 Hayatın en önemli amacı ve deneyimi,

kimliği olan SEVGİYİ MADDEDE İFADE ETMEKTİR. Planlamış olduğunuz kazalar ise bu simya olayını çabuklaştıran bir katalizördür sadece.

Doğum öncesi planlama olgusunun anlaşılması ve kabulü oldukça derin bir iyileştirme getirmektedir. Lakin bu idrakın konumu yas dönemine refekat etmek veya bu dönemi takip etmek dahilindedir, o dönemin yerini almak veya duyguları bastırmakta değildir.

Fiziksel yetilerin kaybı da dahil olmak üzere, her türlü kayıp

YAS TUTARAK, O ÜZÜNTÜYÜ YAŞAYARAK ŞİFA BULUR.

Fakat bu yas süreci kişilik bilincinden ruh bilincine geçmek amacıyla hızla geçiştirilen bir keder dönemine indirgenmemelidir. Daha ziyade kişi o acıyı HİSSETME ve AĞLAMA yoluna gitmelidir. Yas kalp için aşamalı bir süreçtir ve bu süreç yumuşaklık içinde, şefkatle, merhametle kişinin kendisine karşı iyi ve nazik olması yoluyla en hayırlı şekilde yaşanabilecektir.

Bakış açısında zamanla bir takım değişiklikler meydana gelecektir. Bu değişikliklerin en şifa verici olanlarından biri de rehber ruhlarınızın her zaman fısıldadığı gibi, bedeninizden çok daha öte bir varlık olduğunuzu idrak etmektir. Bu idrak muazzam bir fark yaratacaktır.

Kazayı ilk deneyimlerken bilinçsiz kaldığınız o kısa AN’da Tanrı ile yaşadığınız deneyim, hatırlayabiliyorsanız , fiziksel alemden ötesinin de mevcut olduğunun basit bir onayıdır aslında. Eğer siz, sadece bedeninizden ibaret olduğunuza ve hayatınız sona erdiğinde de varlığınızın tamamen yok olacağına inanıyorsanız, tüm bu yaşadıklarınız sizin için kim bilir ne kadar ızdırap verici bir hale gelirdi.

Siz bir ruh olduğunuzun bilincindesiniz. Bu bilince doğum öncesi planlama konusuna yönelik bir idrak da eklendiği zaman bakış açısı çok daha çabuk değişecektir. Böyle bir farkındalıkla yaşanan bu hayat dönemi ise sonsuz ufka yönelik bir uzanış haline gelir.

ANLAMSIZ IZDIRAPLARLA DOLU, GELİŞİGÜZEL VE TESADÜFİ BİR HADİSE DEĞİL, PEK ÇOK AMACI OLAN VE İYİ KURGULANMIŞ BİR PLANDIR HAYAT.

BU PLANLARI YAŞAYAN BİZLER İSE SADECE BİR MİNERAL YIĞININDAN İBARET DEĞİLİZ; BİZLER RUHUZ. DOLAYISIYLA DA EBEDİYİZ.

Gelmiş olduğumuz ve geri döneceğimiz HUZUR, SUKUNET ve DİNGİNLİK aleminde hibir tezatı deneyimleyemeyiz. Oradaki huzur daimidir ve asla bozulmaz, sükunet hiçbir sekteye uğramaz, dinginlik süreklidir. Tezatlar olmadığı zaman da tüm bu nimetlerin ve kutsamaların hakiki değerini tam olarak takdir edemeyiz. Böylelikle bu tezatlar dünyasında bedenlenmek isteriz.

BURASI HUZUR, SÜKUNET VE DİNGİNLİK GİBİ NİTELİKLERİN

SON DERECE NADİR BULUNDUĞU

FAKAT HAYAT PLANLARIMIZI YAŞARKEN

BİZLER TARAFINDAN YARATILMALARININ DA

MÜMKÜN OLDUĞU BİR YERDİR.

 

Pek çoğumuzun doğum öncesi planları dünyaya-insanlığa-canlılığa hizmet temeli üzerine kuruludur.

Hizmet etme arzusunu teşvik eden unsur SEVGİ, sevgiye şekil veren ise HİZMET’tir. Hizmet enerji düzeyinde de var olan bir olgudur. Fiziksel planda hareket etmeyi gerektirsin veya etmesin, tüm hizmetler ENERJETİK’tir.

İnsan, hayatının akışı dahilinde kendi iç huzurunu tesis ettikçe, başka insanların da kendi iç huzurlarını yaratırken takip edebilecekleri ve onlara kolaylık sağlayan vibrasyonel bir yol inşa etmiş olacaktır.

Vibrasyonlarımız tüm evreni eylemlerimizden çok daha fazla etkiler.

Halbuki bizler en çok bedenlerimizin ne yaptığına önem veririz.

Bir dağ başında oturup barış vibrasyonları yayan bir münzevi, barış adına yürüyüş yapan öfkeli bir göstericiden çok daha fazla ahenk ve uyum katar dünyaya; zira bu öfkeli göstericinin frekansı hararetle karşı olduğu şeyi sadece arttırmaya hizmet etmektedir.

Dolayısıyla bedeninin fiziksel anlamda sınırlı olması, insanın enerji düzeyinde yarattığı etkiye hiçbir sınır veya engel getirmez, aksine bu etkiyi güçlendirir.

Onun şifası bizim şifamızdır, onun huzuru bizim huzurumuzdur.

 

Felçli bir beden, felçli bir zihin anlamına gelmez. Beden ağır hasar görse bile kişinin tamlık içinde olabileceğinin ispatı için kazalar planlanmıştır. Aslında insan bir anlamda insanların kendisine hizmet etmesine imkan yaratarak onlara hizmet etmektedir. Ciddi kazalar kendimizi ŞEFKAT, EMPATİ ve BAĞIŞLAYICI olarak daha derinlikli bir şekilde ifade etmemize ve kendimizi böyle bilmemize fırsat yarattığı için planlanır. Bunların hepsi ruhumuzun erdemleridir ve bu erdemler fiziksel yetersizliklerin mevcut olmadığı RUHSAL ALEMDE dünyadaki şekliyle ifade ve idrak edilemezler. Bu hayatı planlayan ruhtur o ve planladığı gibi, cesurca yaşamaktadır hayatını.

İnsan hayatına devam ederken, sevgi dolu ilahi varlıklardan oluşan bir koro da ona ilham vermektedir. Hayatını planlamasına yardım eden rehberler de bu koronun dahilindedir. Sizler insanlara hizmet ederken bu ilahi varlıklar da sizlere hizmet etmektedirler. Sizin amacınıza ulaşmanıza yardımcı olurken onlar da kendi amaçlarını yerine getirmekte ve sizleri her zaman sevgileriyle çepeçevre sarmaktadırlar.

Sonuç olarak, fiziksel hayatın temel amacı SEVGİNİN tüm formlarda yaratılması ve ifade edilmesidir. Doğmadan önce belirlediğin amacını CESARETLE gerçekleştirmektir.

 

Kendini bilmek önce bu kısa bilgileri idrak etmekle başlayacaktır.

HAYATINIZIN HERHANGİ BİR ALANINDA İYİLEŞME İSTİYORSANIZ VE BU ÇALIŞMAYA İSTEKLİYSENİZ, SİZ DE MUCİZELERLE KARŞILAŞACAKSINIZ.

 

Bizler LEVH-İ MAHFUZ yüzyılında

 sizlere bu farkındalılığı yaşatmak için ;

 SİZİ ÖZÜNÜZLE tanıştırmak için;

REİKİ uyumlamalarıyla buradayız.

 www.izmirliahmetkaya.com

www.tanrinindogumgunu.com

 Levh-i Mahfuz

 

Bir cevap yazın